para alırlar? Yanımda
şu an fazla yok. İki yüz iyi mi?”
“Acele olduğu için üç yüz iyidir”
Kız hayretle bağırdı. “Sen
delirmişsin. Bu parayı vereceğime
adamla evlenirim daha iyi... İki yüz
elli veririm. Başka yok. Tamam
mı? Ben bizim kafedeyim. Hemen
yolla.”
Telefonu kapatıp burnundan derin
bir nefes saldı. Arkadaşına hayretle
açıkladı. “Üç yüz diyor ya! Bir saat
için hem de! Hayat kadınları bu
kadar paraya sabaha kadar mesai
yapar. Herkes uçmuş. İşim acele
olmasaydı... Neyse... hadi girelim
içeriye...”
Kafeteryaya girdiklerinde, boş bir
masa buldular. Zaten yeterince yer
vardı. Ama her zaman oturdukları
cam kıyısı kapılmıştı. Ortadaki bir
masaya gidip oturtmak zorunda
kaldılar. Vildan kendisine bir
meyve suyu söyleyip arkadaşına
döndü. O da garsona meyve suyu
söylemişti. Kendisini süzen genç
erkeklere aldırmadan Tülay’a
eğildi.
“Adam gelince, o mankenle sevgili
gibi davranacağız. Sen de çaktırma.
Biraz hoppa davranabilirim. Bu
saatte bizimkilerden kimse burada
olmaz. İnşallah kimseciklere
yakalanmadan işimizi hallederiz.”
“İnşallah!” diye mırıldandı Tülay.
“Ama bu oyun işe yarar mı,
bilmem? Adam o kadar inatçıysa!”
“İnatçıysa da onursuz değildir ya!
Başka bir erkeği seven kadını ne
yapsın? Gerekirse onunla
yattığımızı bile ima ederim. Her
halde bakire ister...”
“Sen delisin. Adam gibi söylesen
ya!”
Vildan saçlarını geri savurdu eliyle.
“Vallahi söyledim. Annemle
babama yani! Ona iletmiş olmalılar.
Bir de kendisi duymak istiyorsa
yine söylerim. Yakamdan
düşsünler de...” Saatine baktı.
“İnşallah şu manken gecikmez.
Önce o gelse iyi olur. Yarın da
sınav var. Sen hazırlandın mı?
Hoca bu sefer yakacak bizi?”
Okuldan ve derslerden bahsederek
biraz konuştular. Son sınıfa doğru
yükseldikçe, okul zorlaşıyordu.
Mezun olmaları için çok çalışmaları
gerekiyordu. Ama bahar da
gelince, çalışma istekleri
törpüleniyordu doğrusu. O sırada
masanın üstündeki telefonu çaldı.
Cumhur’du arayan. “Birisini
buldum sonunda...”
Eyvah))
Gece oxuyacagm INWALLAH. Sakitcilik oldugu ucun
Cox maraglidi.
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
