kendilerine yaklaşan
adamı seyrediyordu. Gözlerini
ondan alamıyordu. O yaklaştıkça,
esmer tenini, kemerli düz burnunu
daha iyi fark etti. Gür saçları,
dışarıdaki hafif rüzgârdan biraz
dağılmıştı. Yürüyüşü, podyumlarda
yürümeye alışık, kendisinden emin
manken tipine tam tamına
uyuyordu. Kabul etmek gerekirdi
ki Cucu bu sefer iyi iş yapmıştı.
Boyu en az bir doksan olmalıydı.
Otuzlarında gözüküyordu. Tam
aradığı tipti.
Yakışıklı adam masaya yaklaşıp
tam önünde durdu. Sadece
kendisine bakıyordu. Kendisinden
gerçekten de çok emin
gözüküyordu. Elbette bu kadar
yakışıklı olan bir erkek, kızlara
karşı rahat olmalıydı. Gülen koyu
gri gözlerini biraz kısıp sordu.
“Vildan Hanım, değil mi?” Sesi de
tok, pürüzsüzdü. Ona yakışmıştı.
Boyuna posuna uygundu.
Genç kız hemen başını salladı.
“Evet, benim...” dedi sakin olmaya
çalışarak. Ayağa kalkmaya
korkuyordu. Adamın yanında
küçücük kalacaktı.
“Ben de...” diye başladı adam ama
kız eliyle yanındaki sandalyeyi
işaret edip sözünü kesti.
“Evet, biliyorum. Sizi Cucu yolladı.
Kusura bakmayın. Önce oturun,
sonra tanışırız. Fazla vaktim yok
da... ”
Adam hızlı düşünen birisi
olmalıydı. Kızın acelesi karşısında
fazla şaşırmamıştı. Ama kavisli
kalın kaşlarını hafifçe kaldırdı.
“Cucu?” diye sordu.
“Tabii, Cucu... Ama önce otur
lütfen.” Bakışları kapıdaydı. Genç
adam iki kızın karşısındaki
sandalyeye yönelince, kolundan
hafifçe tutup engelledi. “Hayır,
yanıma! Yakın olmalıyız.”
Uzun adam bir an duraklamıştı.
Ama sonra onun yanındaki
sandalyeye yerleşirken, Tülay da
ağzı bir karış açık, mankeni
izliyordu. Adamın yakışıklılığından
şok olmuştu. Vildan yeniden kapıya
baktı. Birisi içeriye giriyordu. O
muydu? Ama hayır, giren bir
kadındı. Rahatladı. Gözlerini adama
çevirdi.
İstemeden yine yutkundu. Bu ne
yakışıklı bir adamdı böyle!? Bir
erkeğin bu kadar yakışıklı olması
doğru değildi. Çok kadının canını
acıtmış olmalıydı. Ama gerçekte
kendisi için çok uygundu. İstese
daha mükemmelini
Eyvah))
Gece oxuyacagm INWALLAH. Sakitcilik oldugu ucun
Cox maraglidi.
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
