fark ettiğinde
ise inanılmaz şaşırdı! Yumduğu
gözlerini açtı ve yeniden adamı
ittirmeye çalıştı. Korkmuştu! Daha
evvel hiç böyle şeyler
hissetmemişti.
Çırpınınca, adam dudaklarını saldı.
Başını geri çekti ama
bedenleri hâlâ birbirine değiyordu.
“Evlen benimle...” diye fısıldadı
adam. Sesi arzuluydu.
Gözleri kızın tahriş olmuş
dudaklarındaydı. Ay ışığında
bembeyaz
olmuş yüzü rahatlıkla seçiliyordu.
Siyah gözleri korku doluydu.
“Asla... Sen... sen... bunu nasıl
yapabilirsin? Lütfen sal beni...
Lütfen... Seni hiç tanımıyorum ve
beni... bir kaç saat içinde ikinci
kere öptün... Neden..? Neden..?”
sesi fısıltı gibiydi. Adamın
dudakları birkaç santim
ötesindeydi.
“Çünkü seni ilk gördüğüm andan
beri öpmek istedim...”
Bakışları hala dudaklarının
üzerindeydi. “Üç sene önce seni
gördüğümden beri...”
“Üç... mü? Saçma... Biz daha
yeni...”
Dudakları yeniden örtülünce
hafifçe inledi. Adam gerçekten
de üç senenin açlığıyla öpüyor
gibiydi. Sert erkeksi dudakların
baskısından, körpe dudakları yine
aralandı. Karşı koymak çok
zordu. Bu nasıl bir şeydi böyle?
Gözlerini yumdu. Adamın
tecrübesini küçümsemişti. Öpüşü
çok profesyoneldi. Kim bilir kaç
kadını böylesine öpmüştü! Ama...
şimdi kendisini öpüyordu ve...
çok güzeldi. Eli aşağıya düştü.
Göğüsleri yeniden ona yaslandı.
Yavaşça adamın beline elini
kaydırdı. İncecik parmaklarıyla sert
erkeksi bedenini tuttu. Onu
kendisine bilinçsizce çekti.
Turgut dudaklarını yavaşça
ayırınca, Vildan da utançla başını
eğdi. Uzun zamandır tuttuğu
nefesini saldı. Alnı adamın ceketine
dayandı. Şakağında sert çenesini ve
ısısını hissedebiliyordu.
“Lütfen... öpme... artık!” diye
fısıldadı. Ona engel olmalıydı.
Bu arzulu öpücüklere engel
olamıyordu. Karşılık vermesine
engel
olamıyordu. Öyle güzel öpüyordu
ki... “Lütfen...!” diye yine
yalvarırcasına fısıldadı. Adam kendi
ince belini salınca, o da
adamın sırtına dolanan elini geri
çekti ve koltuğuna geri döndü.
Sırtını geriye yaslayıp başını
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
