Bana
yakın olmasın da... Ondan
hoşlanmıyorum. Ben ömrümü onun
gibi birisiyle geçiremem. Zaten
baksana, hiç boş vakti yok.
Evlenince bana ve çocuğuma nasıl
vakit
ayıracak? Sen de bize vakit
ayıramıyordun. Ben çocuğumun
öyle
yetişmesini istemiyorum. Babasıyla
oyunlar oynamasını istiyorum.
Bisiklete binsin istiyorum. O
yüzden, o bana göre değil.”
Babasından bir cevap beklemiyordu
zaten. Kendi çocukluğu öyle
yalnız geçmişti. Bir dakika kadar
sessiz kaldılar. Sonra elinde
olmadan, dilinin ucuna kadar gelen
soruyu sordu. “Ben... sadece
meraktan soruyorum” diye
mırıldandı. “Yanında uzun, esmer
bir
kadın vardı... O... kim?”
Babası sorgulayan gözlerle bir an
için kızına baktı ama onun
soğuk yüz ifadesinden bir şey
anlayamadı.
“Arabaya beraber bindiği mi?”
diye anlamazdan geldi.
“Toplantı salonunda da sizinleydi.
Güzel olduğu için
soruyorum. Mesela... onunla
evlenebilir.”
“Sanırım” diye mırıldandı adam
ama kızına cevap vermedi.
Ayağa kalkıp kapıya yöneldi. “Ben
yemeğe gidiyorum. Karnım çok
acıktı. Gelmek istemediğine emin
misin?”
“Evet, şimdi yemek istemiyorum.”
Gözleri babasına
çevrilmişti. Sinirlendi birden. Adam
çok rahatlıkla kendisini burada
bırakıp gidiyordu. “Baba ya!
Nereye gidiyorsun? Soruma da
cevap
vermedin! O kız kimdi?”
Yusuf Bey kapıyı açmıştı bile.
“Haftaya geliyor. Buradaki
şirket merkezinde bir parti varmış.
Yirminci kuruluş yılı mı
neymiş! Geldiğinde, buraya da
uğrayacak. Görüşmemiz gereken
bir
iki konu var. O zaman sen de gelir,
o kız kim diye sorarsın. Tamam
mı? Ben kimsenin özel hayatına
karışmam.”
Vildan sinirden dudaklarını ısırdı.
Babası çıkınca öfkeyle
ayağını yere vurdu. O kadını
babasının sekreteri de tanımadığına
göre, merakını bastırmak için bir
hafta beklemek zorunda kalacaktı.
Ama o sinir kadının, adamın
saçlarını ellediğinde, içinden dalga
dalga yayılan öfkesi, şimdi bile
canlıydı. Ellerini yumruk yaptı.
Adamın parlak siyah saçlarını
düzeltecek kadar yakın olduğuna
göre...
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
