neredeyse.
Gülümseyerek adama baktı.
Karşısında
dikilmiş, elleri ceplerinde, gülen
gözlerle kendisine bakıyordu.
Sonra gözlerini kırpıştırdı. Odayı
tanımıyordu. Hızla kollarını
indirip çarşafı boğazına kadar çekti.
“Sen... ne arıyorsun burada?”
“Seni uyandırmaya geldim.
Telefonunu çaldırdım ama... “
omuz silkti. “... sanırım duymadın.
Ben de mecbur kaldım. Sana bir
şey oldu zannettim. Yorgundun her
halde?”
“Senin yüzünden...! Bu hafta hiçbir
gece uyuyamadım. Tüm
hafta sana vereceğim cevabı
düşündüm. Yine de
girmemeliydin.”
Yüzünde bir şüphe belirdi. “Sen...
sen bana baktın mı?
Çıplaktım...”
Adam keyifle güldü. “Merak
etme... “ dedi. “Çarşafa sımsıkı
dolanmıştın. Hiçbir yerin
gözükmüyordu.” Attığı yalan
yüzünden
fazla rahatsız değildi. Dönüp oda
kapısına gitti. “Bekle, sana bir
şey getireceğim.”
Vildan çarşafa dolanıp iyice
örtündü. Adamın kendisi
çıplakken içeriye girmiş olması onu
huzursuz etmişti. Bir da ona
gülümseyerek tembel tembel
gerinmişti. O esnada, meydana
çıkan
göğüslerine bakmadığı için
memnundu.
Turgut az sonra geri geldi. Elinde
çok güzel, parlak kırmızı,
nefis bir gece elbisesi vardı. Onu
yavaşça kızın çıplak ayaklarının
dibine bıraktı. “Bunu kız
kardeşimden ödünç aldım. O da
burada.
Bedenleriniz aşağı yukarı aynı. Bir
dene... Bu gece kendini rahat
hissedersin.”
“Niye? Beni kotla beğenmiyor
musun?” diye iğneleyerek
sordu kız. “Elemanlarının
beğenmemesinden mi
korkuyorsun?”
Adam gülerek “Hiç umuruma
gelmez...” dedi ona. “Her
zaman güzel ve çekicisin. Şu
çarşafla bile... Ama gece kendini
daha
rahat hissedeceğini düşündüm. Bir
sürü insan olacak. Yemekten
sonra çıkar sana birkaç elbise alırız.
Mayo da bakalım. Yarın
denize gireriz. Makyaj yapmak
istiyor musun? Kardeşimi
yollayayım mı yanına?”
“Benim kendi makyaj malzemem
var çantamda... Zaten fazla
makyaj yapmam. Şimdi çıkarsan
eğer... giyinebilirim.”
“Tamam. Hazır olunca haber ver.
Seni bekliyor olacağım.”
“Gerek yok. Senin
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
