olmalıydı.
Bu
onun oluşturduğu etki olamazdı.
Turgut kısılı gözlerle kızın yüzünü
süzüyordu. Gri
gözlerinden ne düşündüğünü
anlamak mümkün değildi. Vildan
onun rahatsız olduğunu
hissedebiliyordu. Her erkek gibi
karısının
dokunulmamış olmasını
arzuluyordu. Vücudu da hafifçe
gerilmişti.
Yanak kasları dişlerini sıktığını
gösteriyordu. Belli ki bu soru hiç
hoşuna gitmemişti. Mutlu olmalıydı
ama... olmadı. Bu doğru
değildi. Ne olursa olsun bu kötü
adam kendisine hep dürüst
davranmıştı. Bakire olduğunu ona
söylemeliydi. Tam ağzını
açacaktı ki, Turgut onu saldı.
“Evet, ne yapalım...!” diye
mırıldandı. “Üç sene bekleme
salaklığını yapan benim...!” Sesi de
biraz üzgündü. Gözleri
üzgündü... Geri çekilirken “Benim
gidip kardeşimi bulmam lazım”
dedi. “Sen istersen uyu... Yarın
sabah erkenden yüzeriz diye
düşündüm. Seni uyandırırım. Sonra
da giyinip biz de tura katılırız.
Olur mu?”
Vildan genellikle yaptıklarından
pişman olmazdı ama o gülen
gözlerdeki hüzün yüzünden
anormal derecede huzursuz oldu.
Sessizce başını salladı. Genç adam
odadan çıkıp kapıyı ardından
kapayınca, sinirle dişlerini sıktı.
“Aptal!” dedi kendi kendisine...
“Ben su katılmamış bir aptalım.
Niye yalan söyledim? Neden
dilimi tutamıyorum?”
Uyumadan önce lambasını kapatıp,
balkona çıktı. Odasına
geleli yarım saat olmuştu. Yeni
aldığı şortlu pijamasını giymişti.
Demirlere tutunup etrafını seyretti.
Hava çok güzeldi. Turgut’un
kendisine aldığı künyesine baktı.
Taşların parlaklığı ve tenine
dokunuşu çok hoştu. Altın
künyelerinden daha çok hoşuna
gitmişti.
Bakışlarını havuzun biraz ilerisine
çevirdi. Hafif karanlık bir
bölgede, onu gördü. Turgut bir
masada tek başına oturuyordu.
Yüzünü tam göremiyordu.
Dinlendiğini düşündü. Yalnız
kalmak
istiyor olmalıydı. Üzüldüğüne göre
yalnız kalmak istemesi
normaldi.
Dönüp odaya girdi. Kendisini
yatağa attı. Gözlerini tavana
yansıyan hafif ışıklara dikti. Saat bir
olmuştu ve hiç uykusu yoktu.
Akşamüzeri uyumuş
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
