adamın geniş
atletik bedenine bakmamaya
çalışıyordu. Bu adamda neden her
şey
bu kadar mükemmeldi? Onun
yüzünde veya vücudunda
tiksineceği
bir şeyi acilen bulmalıydı.
Soyunduktan sonra, onun yanına
gidip,
onun gibi denize baktı.
“Bu saatte buz gibi soğuk denize
gireceğime
inanamıyorum...” dedi. Sesi
gerçekten bunu yaptığına
inanmadığını
gösteriyordu. “Daha herkes uyuyor
ve ben senin gibi bir çatlakla
denize giriyorum... daha balıklar
bile uyuyordur!”
“Mızmızlanma.. Ben mümkün olan
her sabah, ve genellikle
bu saatten de önce yüzerim. Kışın
bile... İstanbul’daki evimiz
denize sıfır ve plajında
yüzülebiliyor. Benimle yaşamaya
karar
verirsen, görürsün...”
“Seninle yaşamayacağım...” Sesi
inatçıydı. Yan gözle adamın
kaslarına baktı. “Demek bu kaslar
sabahları yüzmeyle oluşuyor,
öyle mi? Ben de her gün üç dört
saat spor salonuna takılan entel bir
tip olduğunu düşünmüştüm.”
Adam güldü. “O kadar vaktim yok!
Hadi, yüzüyor muyuz?”
Kolayca kızı kucakladı. Tüy gibi
kollarına alıvermişti. Kıyıya
kadar kollarında götürdü. “Beni
suya atarsan seni boşarım...” diye
bağırdı Vildan.
Adam küçük bir kahkaha attı.
Yavaş yavaş suya giriyordu.
“Önce evlenmemiz lazım!” dedi
neşeyle. Kızın incecik kolları
boynuna dolanmıştı. Beline kadar
girdikten sonra durdu. Kızın
güzel yüzüne baktı. Vildan
kızgınlığı ve soğuk su korkusuyla
öylesine güzeldi ki, gülümsemesi
biraz azaldı. Genç kızın çekiciliği
inanılmaz düzeydeydi. Yavaşça onu
suya saldı. Önce ayakları suya
girdi. Sonra dizleri...
“Sandığım kadar soğuk değilmiş...”
diye mırıldandı Vildan.
Özellikle onun sıcak erkeksi
vücudu yüzünden, suyun ısısını bile
hissedemiyordu. Göğüsleri adama
sürtüne sürtüne suya girdi.
Sonunda ayakları yumuşak kumlara
değmişti. Başını kaldırdı.
Elleri adamın kalın kollarındaydı.
Belindeki eller incecik bedenini
halen sımsıkı tutuyordu.
Parmaklarını kıpırdatarak adamın
kolundaki kasların üzerinde hafifçe
gezdirdi. Sert, pürüzsüz teni
çok güzeldi.
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
