tonla.
“Çok güzelsin ve seni öpmeyi
seviyorum... Fakat senin de bana
kendi arzunla karşılık vermeni
isterdim doğrusu! Madem
hoşlanmıyorsun... Biraz
bekleyebilirim...! Belki aramızdaki
ilişki bir süre sonra
yumuşar...?”
“Bu asla olmayacak..!”
Turgut üzgünce başını eğdi.
“Neyse... Niye evlendiğimizi ben
de biliyorum. Ama bazen... seni
öpmekten kendimi alamayacağımı
da biliyorum... Cazibene dayanmak
çok zor! Hiç değilse o kadar
kızmayacağını bilmek içimi
rahatlattı.” Bakışlarını geldikleri
yola
çevirdi. “Hadi gidip yemeğimizi
yiyelim. Herkes çoktan gelmiştir.”
Uzanıp yine yumuşakça kızın elini
tuttu. Vildan içindeki
hayal kırıklığının sebebini tam
olarak biliyordu. Bir erkeğin
kendisini öpmesini ilk kez bu kadar
arzulamıştı ama bunu adama
belli edememişti. Üstüne üstlük,
gururu yüzünden, ortamı daha da
germişti. Şimdi hayal kırıklığı
içindeydi ve sinirliydi.
Yol boyunca siniri sürdü. Öyle ki,
kendisinde eksik bir şey
varmış gibi hissediyordu. İçinde
tatmin edilemeyen bir dürtü,
ruhunu sıkıp duruyordu. Onun
kendisini öpmekten, dünden beri
kaçındığının farkındaydı. Neden
kaçındığını bilmiyordu ama
hoşuna da gitmiyordu.
Masalarına oturduklarında, Aydan
ve kocası Salih’in çoktan
gelmiş olduklarını gördüler. Karı
koca yan yana oturuyordu.
Birbirlerine karşı ne kadar nazik
olsalar da, aralarında bir mesafe
olduğu gözüküyordu. Demek bu
buluşma, onları birbirlerine fazla
yaklaştıramamıştı. Oysaki Vildan,
Aydan’ın kocasına kayan
bakışlarından yansıyan sevgiyi
rahatlıkla görebiliyordu. Hiç kuşku
yoktu ki, bu güzel kadın, kocasına
su gibi âşıktı. Salih gerçekten de
yakışıklı bir adamdı. Gece mavisi
gözlerini sürekli karısından
kaçırdığını fark etti. Bu adamın da
karısını sevdiğini söyleyebilirdi.
Peki, neden aralarında bu kadar
mesafe vardı ki? Anlaşamadıkları
şey ne olabilirdi?
İki ünlü sanatçı, geceyi şenlendirdi.
Birisi ses sanatçısıydı.
Diğeri de komedyen olarak bilinen
bir sanatçıydı. Gecenin son
kısmında,
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
