sefer. Ender
olarak gülümsemediği zamanlardan
birisiydi. Çantayı yavaşça ona
uzattı. Vildan ise öfkeyle, sertçe ve
koparırcasına elinden çantasını
aldı. Açıp elleri titreyerek anahtar
kartını çıkardı. Yuvasına sokup
içeriye girdi. Lambayı yaktı ve
dönüp Turgut’a baktı.
“Bu yaptığını unutmayacağım.”
dedi nefretle. “Benimle
olmak için evlenmek istemen bile
daha mertçeydi. Ama bir gecelik
ilişki için bu teklifi yapman...
iğrenç bir şeydi. Sen... sen iğrenç
bir
adamsın. Kalıbına bakan da seni bir
şey zanneder!”
Kapıyı hızla çarpıp kapatmak istedi.
Ama genç adamın ayağı
araya girince kapı kapanamadı.
Üstelik Turgut biraz sertçe kapıyı
itince, ürkerek geriye gitti. Onun
da biraz sinirli olduğu belliydi.
İçeriye giren genç adam yine
sertçe kapıyı ardından kapadı ve
kızı
omuzlarından yakaladı.
“Biraz ileriye gidiyorsun Vildan!”
dedi donuk bir sesle. “Beni
bu kadar aşağılama... Sana ne kadar
değer verdiğimi biliyorsun.
Ama beni sürekli zorluyorsun!”
“Bırak beni! Senin değer vermeni
istemiyorum. Sadece
benden uzak durmanı istiyorum.
Hayatımdan çıkmanı istiyorum.
Senden hoşlanmıyorum.
Dokunuşlarını istemiyorum. Beni
öpmeni
istemiyorum. Senin hiçbir şeyini
istemiyorum. Hele ki senin gibi
iğrenç birisiyle sevişmeyi hiç
istemiyorum...”
Lafını bitiremedi. Dudakları adamın
dudakları ile örtüldü.
Şaşkınlıkla inledi. Gözleri açıldı.
Öpüşünün sertliği ile dudakları
sızladı. Elleriyle onu ittirmeye
çalıştı. Ağzını kurtarıp bağırdı.
“Sen bir hayvansın. Bırak beni..
Görüyorsun işte... öpüşünden
hoşlanm..”
Dudakları yine örtüldü. Çırpınan
elleri bileklerinden
yakalanmış ve arkasında
birleştirilmişti. Kurtulmasının
imkânı
yoktu. Ağzını kaçırmaya çalıştı ama
başaramadı. Ayaklarını
kullanmayı denedi. Sertçe adama
vurmaya çalıştı ama sandığı
kadar acıtıcı olmadı. Sinirle
dudağını ısırmaya çalıştı. Sonunda
onun canını acıtmayı başardı.
Öfkelenen Turgut birden onu
kucakladığı gibi havaya kaldırdı.
Gözleri yanmaya
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
