çaresizlik yaşlarına engel
olamadı. Elinin tersiyle silmeye
çalıştı.
Ara kapı açılınca nefesini tuttu.
Turgut’un hafif ayak sesleri
yatağın kıyısına kadar geldi. Sırtı
dönük olduğu için ne yaptığını
bilemiyordu. Genç adamın yatağın
kıyısına oturduğunu hissetti.
“Uyuyor musun?” diye sordu
Turgut.
Vildan burnunu çekti. Ona kızgındı.
Cevap vermedi.
Konuşmak istemiyordu. Ama
Turgut onun uyumadığını anlamıştı.
Genç adam onun kolundan hafifçe
tutup çevirince, yavaşça sırtüstü
döndü. Aydınlık odada, göz göze
bakıştılar. Turgut’un üstünde
sadece bir şort vardı. Saçları
nemliydi. Taramadan öylesine
karışık
bir halde duruyordu. O da banyo
yapmış olmalıydı. Adamın
parmağı uzanıp, yavaşça pürüzsüz
yanağındaki yaşları sildi. Vildan
tepki göstermedi. Onunla
mücadele edecek gücü kalmamıştı.
En
azından bu gece...
“Ağlama... Ben sersemin tekiyim,
biliyorum...” diye
mırıldandı adam. “Üç yıl bekledim
ama bir iki ay daha
bekleyemedim. Her şeyi
mahvettim. Daha sabırlı
olmalıydım.
Olamadım...! Ama... pişman mıyım
dersen...?” Başını iki yana
salladı. “Pişman değilim. Seni
eskisinden de fazla arzuluyorum.
Benden nefret ettiğini bilmeme
rağmen... seni sevmekten kendimi
alamıyorum. Ve... bütün
eşekliğime rağmen... bu gece zorla
aldığım hediye... geceleri hiç
değilse biraz daha rahat uyumamı
sağlayacak.”
Kızın kızgın yüzünü süzdü. Kara
gözleri ıslak ve öfkeliydi.
Üzüntüyle dişlerini sıktı. “Sen de
bile bile acı çekmemi istedin.
Başkalarıyla beraber olduğunu
düşünmemi istedin. Belki de ben
bunu hak ettim! Ama... gördüğün
gibi... üzgünüm. Üzgünüm
çünkü, daha romantik olmasını
hayal etmiştim. Kendi isteğinle
kollarıma gelmeni arzulamıştım.
Böyle zorla olsun istememiştim.
Nasıl kendimi kaybettim...
bilmiyorum.”
Vildan cevap vermiyordu. Bakışları
değişmemişti. Fakat o
anda başka şeyler geçiriyordu
aklından. Adamın sözlerine dikkat
etmesi gerekirken, kendisine
sahiplenen bu adamı daha da
yakından incelemeye başlamıştı.
Dağınık
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
