hakim ol!”
“Karşılık vereceğinden mi
korkuyorsun?” alaycı bakışları
kırmızı dudaklarındaydı.
“Korkmuyorum...” Yutkundu.
Karşılık vereceğini iyi
biliyordu çünkü. Bu korkunç bir
şeydi! “Sadece şu an... bana yine
dokunmana hazır değilim!”
“Benim dokunuşlarımdan
hoşlanman seni neden bu kadar
kızdırıyor?”
“Çünkü yanlış! Seninle tanıştığım
andan itibaren yaptığım
her şey yanlış!” diye isyan etti.
“Özellikle Sen! Sen benim için
yanlış adamsın... Sana biraz ilgi
duyuyordum ama bu geceden
sonra onu da tükettin. Senden artık
hiç hoşlanmıyorum! Bunu
kafana iyice soksan iyi olur.
İnşallah bu bebek olur da, bir an
önce
aramıza mesafe koyarız.”
Adam basit bir hamleyle onu
yakalayıp, ellerini beline
dolayıverdi. “Benimle bundan
başka yakınlaşmak istemiyorsun,
öyle mi?”
“Evet! İstemiyorum. Bebek olunca
beni rahat bırakacağını
söylemiştin!”
Adam gülümseyip, ince bedenini
iyice kendisine yapıştırdı.
Vildan onun gücü karşısında
çaresizdi. Elleriyle onu ittirmek
istedi
ama beceremedi. Kocaman açılmış
gözlerle, kendisini süzen adama
baktı. Ona bir türlü gücü
yetmiyordu. Bu pervasızlığı, bu
rahatlığı
korkunçtu.
“Hâlbuki şu güzel gözlerinin bana
hep sevgiyle bakmasını
isterdim...” dedi sonra yavaşça.
“Seni istediğim kadar senin de beni
istemeni isterdim...” Dudakları
kendisini öpecek kadar yakındı.
Temiz nefesi Vildan’ın yüzünü
yaladı. Genç kız yutkunmamak için
kendisini zor tuttu. Bedeninde
onun ısısını hissediyordu. Bu
adamdan yayılan cinsel çekiciliğe
karşı koymak çok zordu. Onun
kendisini yine öpmesinin o kadar
da kötü olmayacağını düşündü.
Bir öpücükten ne çıkardı ki? Ama
asi tarafı yüzünden, ağzından
çıkan sözlere engel olamadı.
“Seninle zorla evleniyorum diye...
seni sevmek zorunda
değilim!” dedi kızgınca. “Zorla
alamayacağın tek şey sevgim!” Ah!
Adamın dudakları ne kadar da
cazip görünüyordu böyle!
“Haklısın...” dedi Turgut üzüntüyle.
Uzunca bir süre kızın
öfkeli yüzünü seyretti. Sonra
birden kızı bıraktı. “Dün
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
