genç
adam. Gülümseyerek kızın
binmesine yardım etti. Aklı telefon
konuşmasıyla meşgul olan kız
sessizce bindi. Yanına yerleşen
adamın yüzüne merakla baktı.
Sevgilisi hakkında konuşmak
istememesini anlıyordu ama merak
etmekten de kendisini
alamıyordu. Dün geceden sonra,
adamın vücudunu başkasıyla
paylaşma düşüncesi içini sıkıyordu.
Bu böyle mi olacaktı peki?
Onun ilişkilerine karışmayacağını
söylemişti ama şimdi de bu fikir
hoşuna gitmiyordu. O sevimli
dudakların başka kadınların
göğüslerinde, göbeğinde ve
kendisine yaptığı gibi... en hassas
yerlerinde gezinebileceği
düşüncesi canını sıkıyordu. Ama
kendi
istediği de bu değil miydi? Adam
kendisine dokunmadığı sürece
başkalarıyla olan ilişkilerini
görmezden gelecekti. Genç ve
yakışıklıydı. Hangi erkek uzun süre
kadınsız kalabilirdi? Üstelik
istediği kadını elde edebilecek
kadar çekiciydi.
Sonra umurunda olmadığını
tekrarladı yine kendisine. Ondan
hoşlanmadığını tekrar etti. İstediği
kadınla birlikte olabilirdi.
Kendisinden uzak olsun yeterdi.
Onun yanındayken kendisini
güçsüz, çaresiz hissediyordu. Onu
ayda bir görmek bile kendisine
zor gelecekti. İnşallah şu çocuk
olurdu da bir daha onun koynuna
girmek zorunda kalmazdı.
“Acıktın mı?” diye sordu Turgut
sevimlice. “Bu saatte
kahvaltı biraz zor ama istersen
yine de bir yer buluruz...”
“Gerek yok. Çok aç değilim. Bir
tost yesem olur.”
“Tamam. Deniz kıyısında bir yer
bulup tost yeriz. Ben de
epeydir şöyle bol sucuklu, peynirli
tost yemek istiyordum.”
Kuşadası’na girince arabayı yine bir
park yerine bıraktılar.
Dışarıya çıkıp güneşli kaldırımda
yürümeye başladılar. Şehir yeni
hareketleniyordu. İlk dükkanın
önünde durup, ona bir şapka aldı
Turgut. Geniş kenarlı hasır modelli
çok şık bir şapkaydı. “Başına
güneş geçmesin!” dedi ilgiyle.
Eliyle kendisi düzeltti. Saçlarını
geriye çekti. Gözleri ışıldıyordu.
“Çok güzelsin!” dedi
gülümseyerek. “Ne giysen
yakışıyor.”
Vildan cevap vermedi. Elleri
saçlarında
Cox gozeldi.ellerine saglig
deyesen beyenilmir
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
