fazla
konuşmadan oturuyor ve babası,
Salih ve Turgut arasındaki
konuşmaları takip etmeye
çalışıyordu.
Çay servisini yaparken yakaladığı
konular, gemi, futbol ve
politikaydı. Tabii, erkekler başka
neyden bahsederlerdi ki? Salih’in
de aslında konuşkan olduğu
meydana çıkmıştı. Vildan Salih’in
de
çok yakışıklı olduğunu kabul
ediyordu ama nedense kadın olarak
bu yakışıklılık Turgut’unki gibi
kendisini etkilemiyordu. Aydan’ın
kocasına göz koyduğu için değil
de, başka bir erkek olsa ne olur
diye düşündüğünden dolayı iki
erkeği kıyaslıyordu. Salih’in atletik
yapısına rağmen, Turgut’tan aldığı
elektrik, inanılmaz yoğundu.
Belki de ilk tecrübesi bu adamla
olduğu için ona karşı böyle
mıknatısla çekilir gibi çekiliyordu.
Her nasılsa bir an masanın başında
yalnız kaldılar. Yusuf Bey
misafirlerine çeşit çeşit çiçekle
dolu bahçeyi gezdiriyordu. Turgut
alaycı bir gülümsemeyle kızın sağ
elindeki yüzüğe baktı.
“Korkuyor musun?”
“Neden korkayım ki?” dedi
umursamazca. Sesi de soğuktu.
Bu gece ilk kez karşılıklı
konuşuyorlardı.
“Artık geri dönmenin zor olduğu
bir noktaya geldik.
Vazgeçmek için şansın azalıyor.”
“Merak etme Ataman Bey. Ben
sözümden dönmem. Evlenip
çocuk yapacağız. Vazgeçmek
istemiyorum artık. Sayende
vazgeçme ümidimi yitirdim. İyi bir
eş olur muyum bilmiyorum
ama... iyi bir anne olacağıma söz
veriyorum. İçin rahat etsin.”
Adam hafif gülümsedi. “Peki... içim
şimdi rahat. Hafta sonu
İstanbul’a gelecek misin? Babam
ve annemle tanışmak için...
Geleceksen eğer sana araba
ayarlayacağım. Belki de uçakla
gelmek
istersin?”
“Aslında...” kararsızdı. “Bu hafta
boşum. Yarın gideceksen
eğer... sizinle gelebilirim...”
Turgut kaşlarını kaldırdı. Şaşırdığı
belliydi.
“Ben tek gidiyorum” diye
mırıldandı. “Salih kendi arabasıyla
geldiği için, onlar sabah erken
çıkacaklar. Benim de öğleden
sonraya kadar biraz işim var. Tek
döneceğim. Benimle bu kadar
uzun yolculuk yapmak seni
sıkmasın?”
Vildan omuz silkti.
“Dayanabilirim
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
