kızgındı.
Yaptıklarını
hatırladıkça kızgınlığı daha da
depreşiyordu. Fakat neticede
birlikte
olduğu tek erkekti. Kadın olmanın
bilmediği yanlarını onun
kollarında keşfetmişti. Önceden
çıplak erkek vücudunu çok itici
bulurken, şimdi bu adamınkini çok
çekici buluyordu. Bunu itiraf
etmek istemiyordu ama incecik
bedeninin onun ağır bedeni altında
arzuyla ezilmesi çok hoşuna
gitmişti. Koca adamı bir çocukmuş
gibi kucaklarken, o anın bitmesini
hiç istememişti. Ayrıca yakında
kocası olacaktı. Büyük ihtimalle
çocuğunun babası da bu yakışıklı
adam olacaktı. Onu birazcık olsun
kıskanmak hakkı değil miydi?
Genç adam Manisa’yı geçtikten bir
süre sonra, kıyısında
suların aktığı küçük bir lokantada
durdu. Nefis köfte ve et kokuları
etrafı sarmıştı. Arabadan inen
Vildan’ın yanına geldi. Kendilerini
karşılayan lokanta garsonlarından
birisi hemen onlara gölgede,
suyun kıyısında bir masa gösterdi.
Temiz bir yere benziyordu.
Garsona iki kişilik kavurma ve
ayran söyleyen genç adam, garson
gidince kıza döndü.
“Daha evvel de burada
yemiştim...” diye mırıldandı.
“Özellikle kavurması çok güzel!
Sebzeli kavurma yapıyorlar.
Önceden yapılmış değil. Hemen
taze taze pişiriyorlar. Gelmesi on
beş dakika sürer ve tadına
doyamazsın. Taze kuzu eti olduğu
için
çabucak pişiyor.”
“Harika!” dedi Vildan. Kendisini
biraz toplamıştı. Gözlerini
etrafta ve kendileri gibi yemek
yiyenlerde gezdiriyordu. Hafifçe
gülümsedi. Ona karşı çok sıcak
değildi ama elinden geleni
yapıyordu. “Patron sensin! Bu
yolculukta sana bağımlıyım.”
“Beğenmezsen başka bir şey
sipariş ederiz.”
“Sorun değil, merak etme...!”
Turgut alaycı bir şekilde kaşlarını
kaldırdı. Kızın garip
tavırlarına anlam vermemişti.
“Hayırdır?” diye sordu. “Sende bir
gariplik var ama... anlamadım?
Böyle yumuşak olman... Benimle
konuşma tarzın?”
“Ne var? Beğenmedin mi yoksa?”
Donuk gözlerle ona
bakarken güzel kaşlarını havaya
kaldırdı.
“Beğendim ama...” Gözleri kızın
kırmızı
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
