dudaklarında,
pürüzsüz cildinde, kara gözlerinde
gezindi. “Buna kolayca
alışabilirim.”
Vildan güzel gözlerini kaçırdı.
“Annem sana karşı biraz uysal
olmamı tembihledi!” diye savundu
kendisini. “Daha kadınsı
olmalıymışım. Üç gün önce ne
kadar kadınsı olduğumu bilse düşer
bayılırdı her halde...” Sesinde
kendi kendiyle alay eden bir ton
vardı.
Genç adam onun donuk tavrına
rağmen hafifçe güldü. Sonra
“Merak etme... Bence yeterince
kadınsısın.” diye mırıldandı.
“Öfkene rağmen çok güzelsin.
Benimle oynamana gerek yok!”
sesi
de biraz alaycıydı. “Hele böyle
uysal olduğunda aklımı iyice
karıştırıyorsun...”
Vildan gri gözlere baktı. “Bu hafta
sana karşı iyi olacağım.
Ailenin yanında iyi bir kız
olacağım.” dedi ona. “Sen
benimkilere
iyi davrandığın için tabii..! Başka
bir şey değil. Yanlış anlamanı
istemiyorum. Sadece görev
icabı...”
“Sadece görev icabı...” diye tekrar
etti adam.
“Evet! Sadece rol! Tıpkı ilk
tanıştığımızda sana sarılmam
gibi...”
“Acı çekmem için bakire olmadığın
hissini yaratman gibi...”
Vildan başını salladı. “Evet, ama o
plan sayende suya düştü.
Hediyeni sana düğün gecemizde
verecektim. Bana zorla sahip
olmasaydın... doğruyu o gece
öğrenecektin!”
Genç adam yavaşça başını salladı.
“Evet, neyse... Burada rol
yapmana gerek yok.” diye
mırıldandı. “Fakat annemle
babamın
yanında böyle iyi olursan... sana
gerçekten müteşekkir olurum.
Onlar benim için çok değerli.”
Vildan adamın sesindeki ciddiyet
üzerine başını salladı.
“Söz...” diye mırıldandı. “Sana
karşı olan duygularımı...
anlamayacaklar!”
Turgut düşünceli gözlerle kızı
süzüyordu. Kızın kendisinden
nefret ettiğini biliyordu. Hiç
değilse bu nefret duygusu yerine
biraz
daha iyimser olan kızgınlık
duygusuna bile razıydı. İnsanın
kızgınlığı zamanla geçerdi ama
nefret... Zeki babasını kandırmak
zor olacaktı. İlerlemiş yaşına ve
hastalığına rağmen babası
zekâsından bir şey kaybetmemişti.
“Babam çok zekidir...” diye
Vildan’a açıklama
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
