Sonrakı
Fatih Murat Arsal Fan
İstanbul’a vardıklarında, hava
kararmak üzereydi. Genç kız
hayran hayran etrafını seyretti.
Otoban üzerinden giderken yollar
çok işlekti. Her an değişen şehir
manzarası da çok güzeldi. Dağ taş
bina doluydu. İzmir’in havasından
daha farklı bir duruşu vardı.
Köprüden ilk kez geçerken de
heyecanlanmıştı. İlk kez Boğaz
Köprü’sünü görüyordu. Bir süre
sonra daha sakin bir yola çıktılar.
Nereye gittiklerini hiç bilmiyordu
ama ağaçların arasından
giderken, ilgiyle etrafını
seyrediyordu. Nihayet büyük demir
bir
kapının önünde durdular. Genç
adam arabasından bir kumanda alıp
bir düğmeye bastı ve koca demir
kapı yavaşça açıldı. Uzunca bir
bahçe yolundan yavaşça geçen
Turgut, ağaçların arasından
gözüken
evi işaret etti. ,
“Geldik!”
Vildan hayranlıkla evi
seyrediyordu. Kocaman ve çok
güzeldi. Çok çocuklu veya çok
misafiri gelen aileler için inşa
edilmiş gibi gözüküyordu. Daha
araba durmadan öndeki büyük
kapı açıldı ve Aydan gözüktü.
Geldiklerini duymuş olmalıydı.
Neşeyle arabadaki kıza el salladı ve
arabanın durmasını bekledi.
Sonra arabadan inen kıza sarıldı
samimi bir sevgiyle.
“Hoş geldin, Vildan!” dedi tatlı
sesiyle. “Yolculuk nasıldı?”
“İyiydi... Ben yorulmadım ama
ağabeyini bilmem!”
“O kolay yorulmaz, merak etme.
Hadi gel, seni annemle
tanıştırayım...”
Vildan’ı kapı ağzında duran bir
kadına götürdü. Omuzlarına
saldığı siyah saçları sadece
şakaklarından beyazlamış olan,
uzun
boylu, gülümseyen bir kadındı.
Gülümsemesi onun kim olduğunu
belli ediyordu. Yaşına rağmen
dimdik ve güzel bir fiziği vardı.
“Hoş geldin, kızım...” dedi gülen
gözlerle. O gri gözler,
oğlununki gibi etkileyiciydi. Hafif
kırışmış göz ve dudak kenarları
gülmeyi ne kadar sevdiğini
gösteriyordu. Uzattığı eli de ince
ve
narindi. “Ben Ataman’ın
annesiyim... Makbule.”
Utangaçça “Hoş bulduk!” diyen
Vildan elini o ele bıraktı ve
yaşına rağmen hâlâ güçlü olduğunu
fark etti. Kadın resmi bir el
sıkışması yerine kıza
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
