dakikada
yerleştirip hemen aşağıya inerim.”
Odası Turgut’un odasıyla aynı
koridorda ama diğer uçtaydı.
“Burası benim odam... Şu da senin
ki!” diyen Turgut, kızı kendi
odasına kadar götürmüştü.
Bavulunu odanın ortasına bıraktı ve
“İstediğin bir şey var mı?” diye
sordu.
“Beni yine ailene rezil etmemeni
istesem? Çok mu olurum
acaba?” Vildan alayla ellerini
beline koymuştu. Siyah gözleri
çakmak çakmaktı.
“Kızdın mı?” Onun gözleri öpülesi
dudaklarındaydı.
“Sana kızmaktan başka bir işle
uğraşamıyorum ki?
Seviştiğimizi herkese söylemek
zorunda mısın? Özellikle annene?”
Adam güldü. Rahat bir tavırla
omuz silkmişti. “Annem
seninle yarım saat kalsa, anlardı
zaten. İnanılmaz sorgu teknikleri
vardır. Kızma o kadar! Ben de
elimi yüzümü yıkayıp aşağıya
iniyorum. Sen de hazır olunca
inersin... “
“Ya baban?”
Turgut duraladı. “O kendisini iyi
hissetmiyormuş. Yemekten
sonra yanına gideriz.”
“Saçmalama! Ayıp olur. Yemekten
önce sen onu görmeyecek
misin?”
“Aşağıya inmeden önce yanına
gidecektim...”
“Beni de al!” dedi Vildan. “Beş
dakika sonra hazır olurum.
Sen odanda beni bekle!”
“Sen bilirsin!” diye mırıldandı
adam. O odadan çıkınca,
hazırlanmak için elinden geldiğince
hızlı oldu. Çok güzel ve büyük
bir odaydı. Evdeki kendi odasından
bile büyüktü. Odasında tuvalet
ve banyo da vardı. İhtiyacını
giderip elini yüzünü yıkadı. Uzun
saçlarını pelerin gibi omuzlarına
salıp kıyafetini kontrol etti.
Adamın annesine karşı ilk sınavı
başarıyla vermişti ama babasına
karşı biraz çekiniyordu. Makbule
Hanım, olaya anne gözüyle
baktığı için fazla sorgulamamıştı.
Ama babasının zeki olduğunu
söyleyen Turgut, kendisini biraz
endişelendirmişti doğrusu. Hasta
olan bir adamı üzmeyi hiç
istemezdi. İnşallah sorun çıkmazdı.
Turgut odasının kapısı önünde
kendisini bekliyordu. Vildan’ı
görünce doğruldu. O gelince de
“Babam alt katta kalıyor... Zor
yürüdüğü için annem yatak
odalarını alt kata taşıttı.” diye
açıkladı.
Beraber merdivenlerden
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
