Sonrakı
Fatih Murat Arsal Fan
Üzgünce denize çevirdi bakışlarını.
Kolunu yavaşça geri
çekti. Denizin üzerinde ayın
yansımaları ışıldayıp duruyordu.
Vildan hiçbir zaman elde
edemeyeceği kadar ona uzaktı.
Tıpkı şu
yansımalar gibi!
“Seni anlıyorum...” dedi gözleri
ileride bir noktaya bakarken.
“Benden nefret etmekte haklı
olduğunu da biliyorum... Sana
bütün
yaptıklarım... Affedilecek şeyler
değildi. Affetmeyecek kadar inatçı
olduğunu da biliyorum.” Hafif bir
nefes ile iç çekti. Bu efkârlı iç
çekmeyi zorlukla fark etmişti
Vildan. “Belki çocuğumuz sever
beni...” diye mırıldandı dalgınca.
Daha çok kendi kendisine
konuşur gibiydi.
Vildan o fark etmeden dudaklarını
yaladı. Onun tadını
algılayıp cevap vermemek çok zor
olmuştu. Ama bu öpüşü bile
hoşuna gitmişti. Dudaklarında hâlâ
onun dudaklarını ve baskısını
hissediyordu. Kalbindeki
gümbürtüyü duymadığına
seviniyordu.
Fakat adamın üzüntüsüne hazır
değildi. Nedense bu erişilmez
adamın gözlerinde bir an için
gördüğü yenilgi ve üzüntü içine
dokunmuştu. O gülen gri
gözlerdeki hüzün acı vericiydi.
Bir süre sessizce denizi
seyrettikten sonra, genç adam
ayağa
kalktı. “Hadi gidelim... Geç oldu.
Yatıp dinlen...” dedi. Kendisini
toparlamış gözüküyordu. Sesi yine
düzgün ve pürüzsüzdü. “Benim
yarın öğlene kadar işim var. Ama
öğleden sonra gelir seni alırım,
İstanbul’da biraz gezeriz. Yapmak
istediklerini planla! İstediğin her
şeyi yaparız...”
“Acele etme!” diye cevapladı
Vildan iğneleyen bir sesle.
“Sevgilini görmeyecek misin? Ben
sizi beklerim... Eminim onun
sevgisi seni rahatlatır...?”
Ay ışığı arkadan vurduğu için
Turgut’un yüzü tam
seçilemiyordu. Ayağa kalkan kız
onun yüzündeki ifadeyi
göremediği için sıkıntılıydı. Ne
düşündüğünü anlayamıyordu.
Cevap vermeyen adamın yanında,
kafası karışık bir halde bahçeye
geri döndü. Bu sevgili inanılmaz
derecede kafasını meşgul
ediyordu. Herkese iyi geceler
diledikten sonra, odalarına birlikte
çıktılar. Genç kız odasına
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
