asla boyun
eğmez. İnandığı konuda keçi gibi
inatçıdır...” Zorlukla nefes aldı.
Harcadığı efor onu biraz yormuştu.
“Hayatta karşılaşabileceğin en
berbat erkektir belki...? Ama onu...
adam etmişsin...”
“Dediğim gibi, ben bir şey
yapmadım. Yine aynı Turgut,
emin olun...”
“Hayır... Şimdi çok farklı... O da
seni seviyor... Söyledi mi
hiç?”
Vildan utanarak başını eğdi.
“Doğrudan değil ama... değişik
şekillerde... Evet!”
“Ne zaman... evleneceksiniz?”
Bu soruyu hiç beklemiyordu.
Üzüntüyle ne diyeceğini
düşündü. Adamın durumu
meydandaydı. Gerçekten de fazla
ömrü
kalmamış gibi gözüküyordu. Belli
ki oğlunun evlendiğini görmek
istiyordu. Belki de sırf bunun için
yaşıyordu. Kararsız hali yaşlı
adamın dikkatini çekti.
“Fazla... gecikmeyin!” dedi
zorlukla. “Halimi görüyorsun...?”
Vildan onun solgun yüzüne baktı.
Mecalsiz bedeni ince
örtünün altında her ne kadar iri
duruyorsa da halinin olmadığı
belliydi.
“Torununuzu görmek istemiyor
musunuz?” diye sordu adama
aniden... Bunu niye yaptığını
bilmiyordu ama adamın hali onu
etkilemişti.
“To... torun mu?” diyerek yaşlı
adam şaşkınlıkla kekeledi.
Yutkunarak kızın gözlerinin içine
baktı. Keskin gözleri bir an ince
bedenine kaydı. “Hamile misin?”
diye sordu yavaşça.
Vildan utançla başını eğdi.
“Bilmiyorum... Belki...” Başını
kaldırıp adamın derin gözlerine
baktı. “Ama evlenir evlenmez
çocuk yapmak istiyoruz.
Oğlunuzdan bir çocuğum olsun çok
istiyorum. Bu yüzden böyle
konuşmayın! Evlendiğimizi de
göreceksiniz, torununuzu da...”
“Gerçekten mi..?” Sesi şaşkın ama
mutluydu. Sert gözleri
parlamıştı hafifçe.
“Elbette! Çocuğumun
büyükbabasını tanımasını isterim.
Onu
kucağınıza alıp sevmenizi, şu
dışarıdaki güzel bahçede top
oynamanızı isterim... Siz olmadan
büyümesini istemem...
Hatıralarını dinleyeceği bir
büyükbabası olmalı...”
Adam gözlerini yumdu. Bir an öyle
kaldı. Sonra yavaşça açtı.
“Bu bir hayal...” Gözleri sulanmıştı.
“Oğlumun çocuğu...”
Vildan genzine takılan
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
