Vildan
içeride yalnız kalmıştı. Kapı
kapanınca, içinde kaynayan sızı
yüzünden kendisini yatağın üzerine
bıraktı. Bir süre öylece oturdu.
Gözleri yerdeki bir noktadaydı.
Adamdaki değişiklik üzerine ne
hissedeceğini bilmiyordu. Mutlu
olması gerekmiyor muydu? Onun
tavrındaki bu değişiklikten...
mutlu olmalıydı! Neden
olamıyordu?
Turgut’un sözleri çok da hoşuna
gitmemişti. Adamın
kararında, babasının durumundan
başka, dün geceki öpücük
olayının da etkisi olduğunu
biliyordu. Onun öpücüğüne cevap
vermediği için Turgut’un geri adım
attığını hissedebiliyordu. Dün
gece ona cevap vermemişti çünkü
kendisine güvenmiyordu. Ona
sarılırsa... belki de daha fazlasını
verebilirdi diye korkmuştu.
Mutlu olması gerekiyordu. Evet...
mutluydu! Artık adamın
kendisine yaklaşmasından,
kendisine dokunmasından
çekinmesine
gerek kalmamıştı. Ondan nefret
ettiğini hatırlattı kendisine...
Kendisiyle zorla sevişen bu adamın
dokunuşlarıyla artık rahatsız
olmayacaktı. İzmir’e gittiğinde, o
gelecek diye diken üstünde
olmayacaktı. Ama... işin kötü
yanı... zaten rahatsız değildi ki!
Üstelik sevişmeleri... çok güzeldi!
Kalkıp banyoya gitti. Aynada
gözlerine baktı. Siyah
gözlerinin içindekiler acı mıydı?
Saçmalıyordu! Oh, ne güzel
olmuştu! Ona haddini bildirmişti.
Biraz pahalıya patlamıştı ama
olsun... bundan sonra rahat ederdi
artık!?
Güzelce bir duş alıp sabah giydiği
seksi kıyafetlerini yeniden
giydi. Saçlarını taradıktan sonra
makyajını yapıp, kendisinden emin
bir halde aşağıya indi.
Turgut ayakta, boydan boya cam
olan verandanın dışına
bakıyordu. Babası, baktığı
yöndeydi. Onu izlediği belliydi.
Yaşlı
adamı bir tekerlekli sandalye ile
bahçeye çıkarmışlardı. Gölgede
dinleniyordu. Makbule Hanım da
yanına oturmuş, adama bir şeyler
anlatıyordu. Enişte Salih de eve
gelmişti. Odanın bir tarafında
telefonla konuşuyordu. Aydan ise
kendisi gibi giyinip aşağıya
inmişti. Yine çok güzel
gözüküyordu. Gözü
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
