fotoğrafını
çektiririz. Tanıdığım bir stüdyo var.
Kısa
zamanda verirler. İkametgâh bilgisi
de gerekiyormuş. Babana
telefon açalım. Faksla yollasın.
Ama evlenme kararını ona sen
söyle. Ben söylersem yanlış
anlayabilir. Bir arkadaşımın
hastanesinden de sağlık raporu
alırız. Cuma günü de ailen gelince,
evlenmiş oluruz...”
“İyi...” Sessizce kabullenmişti.
Adam ciddi bakışlarla yüzünü
süzüyordu. “Vazgeçmek için
daha vaktin var.” diye mırıldandı.
“Evlenirsek... herkes karı koca
gibi davranmamızı bekleyecek...”
“Ne gibi?”
“Nikâhta seni öpmem gibi... Aynı
odada yatmak gibi...”
Vildan adamın kısılı gözlerine
dikkatle baktı. Bunların
hepsini kabul edebilirdi. Ama onun
artık istemediği gibi bir hisse
kapılmıştı. Adam için çekiciliğini
kaybettiğini düşünmeye
başlıyordu. Belki de bugün
sevgilisini görünce, kendisinin
peşinde
koştuğuna pişman olmuştu!
“Bence... büyük sorun değil!
Sence..?”
“Ben elimden geldiğince seni
rahatsız etmemeye çalışırım...
Artık üzülmeni istemiyorum.” dedi
duru bir sesle.
“O halde vazgeçecek bir şey yok!
Tuzu alabilir miyim?”
Yedikleri balık çok harikaydı. İyi
pişmişti ve tazeydi.
Yemekten sonra onu şehir
merkezinde bir fotoğrafçıya
götürdü.
Herkes Turgut’un çevresinde
pervane olmuştu. Vildan çıkmadan
önce güzel giyindiğine sevindi.
Genç bir kızın yardımı ile
makyajını tazeleyip fotoğrafını
çektirdi. Oradan çıkıp büyük bir
hastaneye gittiler. Orada da çok
gözdeydi adam. Onun bu süksesi
ve karizması nedense Vildan’ın
hoşuna gitti. Hastane müdürü
onları misafir ederken hemen bir
hemşire gelip kan almıştı. Kan
uyuşmazlığı için bu gerekliydi.
Oradaki işleri de bittiğinde, genç
adam onu çok büyük bir mağazaya
götürdü. Burada da durum
aynıydı. Mağaza müdürü onu
gördüğünde, ne yapacağını
şaşırmıştı.
En üst katta düğün için çeşitli
kıyafetler vardı.
“Gelinlik mi, tuvalet mi?” diye
sordu Turgut. “İstanbul’un en
iyi kıyafetleri buradadır. Düğün için
özel gelinlik de diktirebiliriz.”
“Tuvalet
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
