Sonrakı
Fatih Murat Arsal Fan
Eve girdiklerinde onları Makbule
Hanım karşıladı.
Gülümseyen gözlerle “Yemeğe
yetiştiniz...” dedi. “Nasıl,
İstanbul’u beğendin mi Vildan?”
Genç kız başını salladı. “Fazla
gezemedik ama gördüğüm
kadarıyla harikaydı...”
Kadın kaşlarını kaldırdı.
“Gezemediniz mi? Neden, gezmek
için çıkmadınız mı? Bir sorun mu
çıktı?”
Vildan gülümsedi. “Hastane falan
derken, bayağı vakit
geçti...”
Kadın ürkerek oğluna baktı. Sonra
yeniden kıza döndü. “Ne
oldu yavrum? Kaza mı yaptınız
yoksa? Turgut, yine birileriyle
kavga mı ettin?”
Vildan onun elini tuttu. Gözleri
kadının güzel gözlerindeydi.
“Merak etmeyin...” dedi sevimli bir
gülüşle. “Sorun yok. Sadece
sağlık raporu almamız
gerekiyormuş...”
“Ne için?”
“Evlenmek için tabii...”
“Anlamadım?” Kadının soru dolu
gözlerindeki ifade Vildan’ı
yine güldürdü.
“Biz... bugün öğlen, evlenmeye
karar verdik...”
Kadın oğluna baktı. Daha
kavrayamadığı belliydi.
“Evlenmeyecek miydiniz zaten?”
“Evet ama... bu Cuma evlenmeye
karar verdik. Eşinizin
ameliyatından önce!”
“İnanmıyorum..!” Kadın çok
şaşırmıştı. Sonra gözleri
mutlulukla parladı.
“İnanamıyorum!” dedi yeniden.
“Gerçekten
evleniyor musunuz? Hemen mi?”
“Evet... Beklemenin anlamı yok
diye düşündük. Yıldırım
nikâhı yapalım istedik.”
“Ama düğün...? Yetişmez...”
“Evet! Öbür ay okullar kapanınca
da düğün yaparız. Düğün
olacak tabii. Her genç kız gibi
rüyalarımın prensi ile beyaz
gelinlik
giyerek evlenmek istiyorum.”
Gözünün ucuyla Turgut’a baktı.
Son
sözleri onu rahatsız etmiş gibi
adam huzursuzca kıpırdandı. “Değil
mi hayatım?” diye keyifli bir sesle
sordu.
Genç adam başını salladı
gülümseyerek. Elinde tuttuğu
çantalarla çaresiz gözüküyordu.
“Evet, tatlım...” dedi o da hafif bir
alayla.
“Hadi gidip diğerlerine de haber
verelim...” Makbule Hanım
tatlı bir mutlulukla bahçe kapısına
yönelmişti.
Turgut çantaları yere bıraktı.
Vildan’a ters ters baktı bir an.
Sonra kız ile birlikte annesinin
arkasından
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
