bu
gülen halini seviyordu. Gri gözleri
buz gibi iken kendisini
ürkütüyordu.
Yemekten hemen önce babasını
aradı. Babası eve gelmişti.
Annesinin onun yanında olduğunu
tahmin ediyordu.
“Nasılsın baba?” diye sordu ona.
“İyiyim kızım, sen nasılsın?”
“Ben de iyiyim. İstanbul çok
güzel...”
“Evet, birkaç defa ben de
gelmiştim. En son Ataman Bey
beni ağırlamıştı. Boğazda yemeğe
gitmiştik. Altı ay oluyor. O
nasıl?”
“Çok iyi...” Gözü masaya oturmaya
hazırlanan nişanlısına
takıldı. Hava çok güzel olduğu için
bahçede yemek yiyeceklerdi.
Üzerindeki takım elbisesini
çıkarmış, kısa kollu bir tişört ile
krem
bir pantolon giymişti. Çok yakışıklı
gözüküyordu. “Annem nasıl?”
“İyi, yanımda...”
“Tamam, onunla da birazdan
konuşurum.” Sustu. Sonra
devam etti. “Baba..?”
“Efendim Vildan!”
“Sana bir şey söyleyeceğim...”
“Dinliyorum...”
“Baba... ben Turgut ile evlenmeye
karar verdim.”
“Biliyorum...”
Vildan’ın güleceği geldi. Hafifçe
gülümsedi. “Baba? Onunla
bu Cuma evlenmeye karar
verdim.”
Karşıdan babasının sert sesi
yankılandı. “Bu Cuma mı? Ne
saçmalıyorsun sen kızım? Şaka
yapıyorsun değil mi?”
“Hayır baba... Durum değişti.
Turgut’un babası bu Cumartesi
ameliyat olacak. Beyin ameliyatı
olacak ve çok riskli. Ölme
ihtimali de var. Görsen, öyle hoş
bir adam ki! Ben de düşündüm
ki... Madem eninde sonunda
evleneceğim... Neden bu Cuma
olmasın? Sadece resmi nikah!?
Başka bir şey değil. Yine öbür ay
düğün yapacağız. Sorun yok
yani...”
Adam bir an susmuştu. “Eee...?”
dedi sonra yavaşça.
“Siz de Cuma’ya gelebilirsiniz...
Gelirsiniz değil mi?”
Adam yine sustu. Kızının sözlerinin
yarattığı şoku atlatmaya
çalışıyordu. Sonra yavaşça onayladı.
“Evet... Geleceğiz tabii. Tek
kızımızın nikâhında olmayacağız da
nerede olacağız?”
“Sağ ol baba... Ameliyatta da
burada olmuş olursunuz. Bir
taşla iki kuş olur. Bir de yarın
ikametgâh adresi fakslar mısın?
Muhtardan kolayca alırsın. Nikâh
işlemleri için. Turgut’un
bürosuna
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
