da
mutlaka çok seviyordu. Her
halinden belliydi ama Turgut da
evlenince ve de bir çocuğu olunca,
bulmacanın parçaları tamamlanacak
gibi hissettiği belliydi.
Hayatındaki yapmayı istediği şeyler
artık son bulacaktı.
Aydan ile Salih o gün birlikte ev
bakmaya çıkmışlardı.
“Haklılar tabii!” dedi Makbule
Hanım. “Artık beraber olup
kaybettikleri zamanı telafi etmek
istiyorlar. Gerçi varlıklarını çok
özleyeceğiz ama... onlar için
hayırlısı ne ise o olsun istiyoruz.”
“Evet...” diye mırıldandı Vildan.
“Ama sürekli gelip sizi
ziyaret edeceklerdir eminim.
Aydan size çok düşkün... Nilay da
öyle. Salih’in de sizi ne kadar sevip
saygı duyduğu belli. Turgut’u
da kardeşi gibi seviyor. Onlardan
uzun süreli uzak kalmazsınız.”
“İnşallah! Önce kendileri mutlu
olsun da... biz onların
mutluluğu ile mutlu oluruz zaten.”
“Siz ne yapacaksınız?” diye aniden
sordu Metin Bey.
Yakışıklı yüzü merakla Vildan’a
bakıyordu. Kalın kaşları hafif
endişeyle çatılmıştı. “Okul bitince
yani?”
“Kocamın yanına geleceğim
tabii...” dedi Vildan doğal bir
sesle. “Okul bittikten sonra... eğer
siz de rahatsız olmazsanız...
buraya severek yerleşirim. Bu ev
çok güzel! Sizlerle olmayı da çok
sevdim! Tabii siz de söz verdiğiniz
gibi iyileşip çocuğumuzla
ilgileneceksiniz!”
İki yaşlı insanın da yüzünde oluşan
mutluluk gülümsemesi
görülmeye değerdi. Vildan da
gülümsedi. O an ameliyatın iyi
geçmesini tüm kalbiyle diledi. Bu
adamın ölmesini istemiyordu. Bu
evlilikte Turgut’a katlanması
gerekse bile, bu adamın ölmesini
hiç
istemezdi.
Akşam çayını bahçede içerken, iki
arabanın ilerideki ağaçlıklı
yoldan geldiğini gördüler. Vildan
heyecanla ayağa kalktı. Uzun
adımlarla evin içine girip, ön tarafa
çıktı. Nihayet annesi ve babası
da gelmişti. Önden gelen Turgut
arabadan inerken, gülümseyen
gözleri anne ile kızın
kucaklaşmasındaydı. Kendisi de
kayınpederinin yanına giderek
onunla el sıkıştı. Yusuf Bey daha da
ileri gidip damadına sarılmıştı.
Babasını da öpen
Hekaye yazinda
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
