öyle
söyledin..?” Vildan’ın sesi biraz
kırgın, biraz da öfkeliydi.
“Evet, ama öyleydin... Ne
yapabilirim ki?” Sesi tatlıydı. Geri
adım atacak gibi de durmuyordu.
“Sen biraz geliştiğin zaman, bir
gün annenle senin evleneceğinden
ve evden uçup gideceğinden
bahsettik. İşte o zaman aklıma
damadım geldi. Nasıl biri olacağını
düşünmüştüm. Korkutucu bir
düşünce idi. Gözüm gibi baktığım
kızımı, tanımadığım bir adama
emanet edecektim. Ve bir anda
aklıma damadımın nasıl olması
gerektiği de geldi. İşte o anda
Ataman’ı düşündüm. Allah da
biliyor... siz daha karşılaşmadan
çok
önce böyle olması gerektiğini
biliyordum... İkiniz de çok güzel ve
insancılsınız. Birbirinize çok
yakıştınız. Ayrıca senin hırçınlığını
alacak kadar da otoriter biri
olmalıydı.”
“Hırçın mı?” diye sordu Makbule
Hanım. “Doğrusu biz şu
ana kadar bu yönünü hiç fark
etmedik...”
“Hem de nasıl hırçındır...
Korkutucu...” dedi babası alayla...
Vildan utançla gülümsedi. “Yok
öyle bir şey... Belki biraz...
Ama oğlunuzun inadı karşısında
gerçekten de elimden bir şey
gelmiyor. Ona sözüm geçmiyor...”
Gözünün ucuyla adamın
yakışıklı çehresine baktı. “Siz
oğlunuzu benden iyi tanırsınız!”
diye
ekledi.
“Evet...” Makbule Hanım
gülümseyerek onayladı. Belli ki
oğlunun küçüklüğü aklına gelmişti.
“Ataman kadar kimse yaramaz
olamaz... Küçükken kafasına koyup
da yapamadığı bir şey yoktu.
İstiyorum diye düşünmesi
yeterliydi.” dedi.
Vildan dişlerinin ucundan
gülümseyip adama baktı. Bu
konuda yüzde yüz kadının
arkasındaydı. “Büyümesi onu pek
değiştirmemiş anlaşılan...” diye
mırıldandı. Kendisine bakan gri
gözlerdeki hafif uyarı onu daha da
eğlendirdi. “Sonunda beni de
elde ettiğine göre...” dedi
gözlerinin içine bakarak.
Bir an sessizlik oldu. Vildan
gülümseyerek Makbule Hanım
ile Metin Bey’e baktı. Onların
gerçeği bilmedikleri belliydi.
“Turgut beni üç yıl önceden
görmüş ve o zaman deyim
yerindeyse elde etmeye karar
vermiş. Ama yaşım küçük diye
beklemiş. Haberiniz
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
