an
“Şimdi de sözünden geri
dönemiyorsun, öyle mi?”
“Evet...”
“Onu kıskanıyorsun?”
“Hem de çok! Hiç sevgilisinden
bahsetmiyor. Ne adını
biliyorum, ne de kim olduğunu...
Sadece çok güzel olduğunu
kaçırdı ağzından... O kadının
kollarına gidecek diye ödüm
kopuyor!”
“Söyle ona!”
“Söyleyemem...”
“Artık evlisiniz!”
“Babası için yaptığımı zannediyor!”
“Söyle ona!” diye tekrarladı
annesi.
Merdivenlerden gelen bir ses
duyunca ikisi de başını çevirdi.
Turgut ve babası Yusuf Bey
konuşarak merdivenlerden
iniyorlardı.
Her ikisi de temiz ve bakımlı
gözüküyordu. Turgut nemli
saçlarını
geriye taramıştı. Geniş alnı ve
yakışıklı yüzü meydana çıkmıştı.
Bir
parça saç yine alnına dökülmeye
hazır bir halde bekliyordu.
Gülümseyen yüzünde babasının
ameliyatından duyduğu
memnuniyet ve beraberindeki
endişe biraz hissediliyordu.
İki erkek yanlarına gelince
konuşmalarını kestiler.
Birbirlerine günaydın dediler.
Turgut bir an için elini karısının
omzuna koymuştu. Bunun annesi
ve babası için göstermelik
olduğunu hissetti. Eğilip karısının
şakağına bir öpücük kondurup
doğruldu. Elini de çekmişti.
“Siz de gelmek istiyormuşsunuz...”
diye mırıldandı Turgut
Nesrin Hanım’a. “Aslında gerek
yoktu... Boşu boşuna bekleyip
yorulacaksınız. İsterseniz siz evde
kalın? Ameliyattan sonra ben
sizi götürürüm.”
“Olmaz..!” dedi kadın kesin bir
sesle. “Böyle bir günde bizim
de orada olmamız en doğrusu.
Damadımı ve ailesini yalnız
bırakmayız. Ayrıca baban için de
moral olur. Biz de geliyoruz.”
Eli kocasının elindeydi.
“Siz bilirsiniz!” dedi Turgut kibar
bir gülümsemeyle. “O
halde biz kahvaltıya başlayalım.
Aydan okul için kızını
hazırlıyordu. Onlar da birazdan
gelir. Hep beraber çıkarız evden.
İki araba ile gideriz.”
Evin yardımcısı Melek Hanım
elinde çayla mutfaktan çıktı.
Onun da yüzünde hafif endişeli ve
heyecanlı bir hal vardı. Metin
Bey’i herkesin ne kadar sevdiği
belliydi. Çayları bardaklara
koyarken Aydan ve Salih de geldi.
Yanlarında
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
