onrakı
Fatih Murat Arsal Fan
“Tahminimden bile güzelmiş...
Gerçek sarışın...” Ellerini
cebine soktu. Adamın tepki
vermemesi sinirini bozuyordu.
“Söylesene... O mu?”
Genç adam yavaşça başını salladı.
“Karşılaşmamanız gerekiyordu.
Nasıl olmuşsa babamın
ameliyatını öğrenmiş!”
“Sen... söylemedin mi?”
“Hayır, ben söylemedim.
Geleceğini bilmiyordum. Senin
hastanede kalmanı istemememin
onun gelmesiyle ilgisi yok.
Sadece yorulmanı istemedim.”
“Ama şimdi yanına gideceksin..?”
“Hayır... Ben babamın yanına
gideceğim. O da büyük bir
ihtimalle evine gitmiş olur.”
Vildan yine de huzursuzdu.
Omuzlarını silkti. “Gerçi... bana
ne? Nasıl buluştuğunuz beni
ilgilendirmez...”
“Öyle değil mi? Seni
ilgilendirmiyor.”
“Niye ilgilendirsin? Senin
sevgilin... Görüşmenize karışacak
değilim. Daha evvel
karışmayacağımı söylemiştim.”
“Biliyorum. Söylemiştin.”
“Niye dediklerimi tekrar
ediyorsun?”
“Öyle mi? Farkında değilim.
Kusura bakma!”
“İyi... O halde... Akşama görüşürüz.
Baban konusunda...
aramayı unutma!”
“Unutmam...”
“Çok geç... kalma!”
“Olur.”
Vildan sıkıntıyla döndü. Eve girdi.
Arkasından arabanın
hareket ettiğini duyduğunda, kalbi
sıkıştı. Gidiyordu işte! O kadının
yanına gidiyordu. O kadının
hastaneden ayrılmayıp Turgut’u
bekleyeceğinden emindi. Ne kadar
da güzeldi! Bu kadar güzel
olacağını hiç düşünmemişti. İçinden
bir şekilde, çok da güzel
olmayacağını ümit etmişti. Tam
tersiydi. Çok genç ve güzeldi. Tam
da adamın yakışıklılığına uyuyordu.
Acaba yatakta da...
Annesinin kendisine bir şey
sorduğunu duymadı. Aklı kocası
ile sarışın kadının ilişkisi yüzünden
çok meşguldü. Adamı o kadınla
sarmaş dolaş hayal ettikçe yüreği
sızlıyordu. Keşke onu hiç
görmeseydi. Görmeseydi bu kadar
rahatsız olmazdı. Güzelliğini
bilmeseydi içi bu kadar sıkılmazdı.
Ne güzel, yarın eve dönecek ve
bu olanların çoğunu unutmaya
çalışacaktı. Şimdi bu kadının
hayalini aklından silmesi çok zordu.
“Vildan?”
“Efendim anne?”
“Kızım... Beni
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
