zannedebilirdi.
Ağlamanın eşiğindeki bir kadın
zannedebilirdi. Ama Vildan
kimsenin böyle düşünmesini
istemiyordu. Özellikle karşısında
duran bu adamın... Yerinden
kalktı sinirle. “Sen bana ne desen
ben ona inanıyorum. Onun
üzerinde gerçek mi değil mi diye
düşünmüyorum. Yanımızda olup
olmaman umurumda bile değil.
Ama beni kandırma artık! Ben
seninle ilgili bildiğimi zannettiğim
birçok şeyde artık emin değilim.
Seninle ilgili kafam zaten çok
karışık..! Dün gece yaptığıma ben
bile inanamıyorum. Ama pişman
değilim. Sandığının aksine seni
görmekten artık rahatsız da
değilim. Ben de her kadın gibi
kocamın
beni sevmesini, benim yanımda
olmasını istiyorum.”
Turgut arkasına yaslanmıştı.
Minicik yumrukları sıkılmış
halde duran karısını süzüyordu.
“Seni anlamıyorum...” dedi
yavaşça.
“Anlamayacak bir şey yok! Zorla
beni elde ettin... Şimdi de
istemiyormuş gibi davranıyorsun.
Ben sadece bir seks objesi olmak
istemiyorum.” Turgut’a bakan
gözlerinin yeniden sulanmaya
başlaması ile döndü. “Gidelim mi
artık?” dedi sinirlice. Onu
beklemeden beş on metre kıyıya
doğru uzaklaştı. Gözleri
denizdeydi. Kıyıya vuran suları ve
çarpınca sıçrayan zerrecikleri
seyretti.
Turgut arkasındaydı. Varlığını
hemen arkasında hissediyordu.
Kocasının arkadan kendisine
sarılması ile irkildi. Sırtında onun
geniş göğsünü hissetti. İri elleri
beline dolanmıştı. Saçlarında
dudaklarını algıladı. O esnada sert
vuran bir dalga bir sürü su
zerreciği serpti havaya. Bazıları
Vildan’ın yüzüne geldi. Bunu fırsat
bilerek eliyle hemen gözlerinde
biriken yaşları sildi.
“Seninle ne yapacağımı
bilmiyorum...” diye mırıldandı
adam.
“Seni niye memnun edemediğimi
bilemiyorum. İstediğin her şeyi
yapmaya çalışıyorum. Bilmiyorum
ki neyi yanlış yapıyorum? Söyle
bana... Ne istiyorsun benden?”
Vildan cevap vermedi. Kıyıda
yürüyen insanlar onları
merakla süzüyorlardı ama onlar
bunun farkında değildi. Bir dakika
kadar öylece durup denizi
seyrettiler. Gözleri kuruyan
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
