kalkmıştı
şaşkınca.
“Benimle...”
“Seninle?”
Elini ona doğru uzatan genç kız,
çocuksu bir edayla seslendi.
“Gel...”
Turgut kararsızdı. Ne yapacağını
bilemeden duruyordu. Kısılı
gözleri kızın yüzünü süzüyordu.
Ona doğru bir adım atıp durdu.
Elini Vildan’ın eline bırakırken
şüpheyle sordu. “Emin misin?”
Onu hafifçe içeri çeken Vildan
başını salladı. “Evet...”
Kapıyı ittirip arkasından kapatan
adam, yavaşça ona sokuldu.
Gözleri karısının güzel vücudunda
gezindi. “Bunu niye
yapıyorsun?” diye sordu kısık bir
sesle.
“Sebebi olması mı gerekiyor?
Belki de senden
tiksinmediğimi, nefret etmediğimi
kanıtlamaya çalışıyorum? Ya da
çocuk için şansımızı arttırmaya
çalışıyorum...?” Ona doğru sokulup
önünde durdu. İncecik, narin ama
kadınsıydı. Siyah gözleri
alevliydi.
“Hadi... soy beni...”
Parmaklar düğmelerini çözüp
bluzunu üzerinden aldığında,
hiç utanmadan o da onun
gömleğinin düğmelerini çözdü.
Geniş
omuzlarından sıyırıp ellerini pazulu
kollarında gezdirdi. Bu
adamdan nasıl uzak kalabilirdi ki?
İlk günden beri ona doğru
çekiliyordu.
Hassas parmaklar sutyenini
çıkardığında, ona sokulup
göğüslerini bir süre okşamasına
izin verdi. O parmaklar bir süre
sonra pantolonunu ve iç çamaşırını
da aşağıya yavaşça
indirdiğinde, artık çırılçıplak
kalmıştı.
Yatağa uzanmadan önce, adamın
soyunmasına acemice
yardım etti. Bir süre ayakta,
çırılçıplak bir halde öpüşüp
birbirlerini
okşadılar. Sonra geri çekilip
kendisini yavaşça yatağa bıraktı.
Lambayı kapatan adamın loş ışıkta
gözüken çıplak vücudunu
seyretti. Çok güzel olduğunu kabul
etti. Korkmuyordu.
Utanmıyordu. Yanına uzanan
adamın seksiliğini görmezden
gelemiyordu. Yan yana yatarken,
yüzleri birbirine dönük bir halde,
acele etmeden birbirlerini
okşadılar. O kendi dik göğüslerini
yavaşça okşarken, kendisi de elini
onun teninde gezdirdi.
Göğsündeki tüyleri okşadı.
Omuzlarında, kalın kollarında,
karnında
gezdirdi. Parmak uçları kelebek
gibi adamın teninde
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
