karşısında
duraklamışsa da, onun yakından
gördüğü güzelliği karşısında elinde
olmadan afallamıştı. Görüp
görülebilecek en güzel kadının
sorduğu soruyu, sonradan ve
zorlukla anladı. Bu kadının bir
kocası vardı. …Ve ne şanslı bir
adamdı!
“Evet, Ebru Hanım… Az önce
benden bir sigara isteyip bahçenin
aşağısına doğru gitti.” dedi garson.
“Teşekkürler…”
Genç kadın yine de nazikçe
gülümsedi. Bunu pek yapmazdı.
Özellikle kendi seviyesinden
aşağıda olanlara! Çok zengin bir
ailenin şımarık ve burnu havada
yetiştirilmiş kızıydı. Her ne kadar
zaman zaman bu özelliğini hissetse
de değiştirmek için pek bir şey
yapmıyordu. Çok güzel olduğunu
elbette biliyordu. Genç kızlığından
beri bunun hissettirilmesine
alışkındı. Ne yazık ki güzel olmak
zaman zaman sıkıcı da oluyordu.
Takındığı soğukluk maskesi bu
yüzden çok işe yarıyordu. Böylece
güzelliği yüzünden dengesiz
davranan erkeklerden uzak durmak
kolay oluyordu. Bazen de kendisini
kıskanan kadınlarla arasında sürekli
bir mesafe oluyordu.
Birkaç kişiyle kısa konuşmalar
yaparak, yavaş yavaş bahçenin alt
ucuna geçti. Büyük evin bahçesinin
bittiği yerde sık ağaçlar başlıyordu.
Bu ağaçların öbür tarafında ise
nefis İzmir manzarası ayakların
altına seriliyordu. Kocasını oradaki
salıncakta bulacağını tahmin etti.
Onun zaman zaman oraya gittiğini
fark etmişti. Özgür ruhu orada mı
rahat buluyordu acaba?
Evlenmeden önceki özgür
günlerini mi düşünüyordu? İçinde
hafif bir huzursuzluk belirdi. Aklına
başka bir şey gelmişti. Bir kadın…
İnşallah yanında bir kadın olmazdı!
Ağaçların arasındaki patikadan
manzaranın göründüğü açıklığa
çıktığında, elinde olmayan bir
memnunlukla rahatladı. Evet, işte
buradaydı. Anlaşmalı bir evlilik
yaptığı yakışıklı kocası orada
oturuyordu ve en önemlisi tek
başınaydı. Yanında hiç kimse
yoktu. Şimdilik ikinci bir erkeğin
ihanetini kaldıramazdı. Hele bu
erkeğin! Herkesten daha yakışıklı,
daha çekici kocasının…
Bir an sessizce onu süzdü.
Salıncağa rahatça
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
