ilgileniyormuş gibi
durmuyordu.
“Etsem bile iş İzmir’de olurdu…”
“İzmir…” diye mırıldandı genç
adam. “İzmir’i severim…”
“Orada çalıştın mı hiç?”
Adam gülümsedi yine. “Sık sık…”
“Böyle bağımsız işlerle para
kazanmaya çalışmak riskli değil
mi? Niye kendinize sabit bir iş
ayarlamıyorsunuz?”
“Sabit işlerde fazla kazanç yok…
Böyle daha fazla kazandığım
oluyor.” Sesi sevimliydi. “Çiftlik
şurada…” dedi ve eliyle işaret etti.
“Sizin gideceğiniz yer buradan iki
kilometre uzakta…”
Genç kadın arabayı modern
çiftliğin önünde durdurdu. Kapıdaki
bekçi hemen ayağa kalkmıştı. Belli
ki gelen adamı tanımıştı. Üstelik de
saygı duyduğu belliydi. Çünkü
koşarak geldi ve dışarı çıkan
adamın elini hararetle sıktı. Genç
kadın onları izlerken bir an önce
bagajdaki pompayı almalarını
diledi. Bu adam başbakan olsa
umurunda değildi. Sevgilisine
kavuşmak için acelesi vardı. Zaten
çok geç kalmıştı.
Genç adam pompayı aldı ve
bekçiye verdi. Ona bir şeyler
söyledi. Ağır pompayı iri adam
kadar kolayca alacağını zanneden
bekçi bir an sendeleyip elindeki
koliyi düşürecek gibi olunca Ebru
istemeden güldü. Bu adam her
hangi bir insanın boynunu tek
eliyle kıracak kadar güçlü
gözüküyordu. Hemen aklına
sevgilisi geldi… Onun iri ve güçlü
vücudu… Bu adam ne kadar güçlü
olursa olsun, sevgilisi Yakup’a karşı
koyabileceğini sanmıyordu. Yakup
haftanın en az üç günü spor
salonuna gidip boks çalışırdı. Bu
taşralının ona karşı hiç şansı yoktu.
Gururla sevdiği adamı andı. O
gerçekten muhteşem bir erkekti.
Bir kadın bekaretini vereceği ilk
erkekte başka ne arardı ki?
O sırada genç adam arabaya
yanaşmıştı. Onun açık kapıyı
kapatacağını sanan genç kadın,
teşekkür etmek için hazırlandı.
Fakat adam rahatça yine ön
koltuğa oturmuştu. Kapıyı çekip
kapattı ve gözlerinin içine baktı.
“Adınız ne?” diye sordu aniden.
Şaşıran kadın farkında olmadan
cevapladı. “Ebru… ama?”
“Ebru Hanım… Ben de sizinle
geleceğim… İleride bir sapak daha
var ve dediğim gibi
<< 1 ... 13 14 [15] 16 17 ... 19 >>
Balacalar oxumasiney ozude

»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
