ki? “Yol
gerçekten de tehlikeli
görünüyordu. Sarhoşlar sana
karışmazlar umarım?” dedi doğal
olmaya çalışan bir sesle.
“Arkada kestirme bir yol var…”
diye mırıldandı adam. “Yürüyerek
on dakikalık bir patika yolu…”
“Gece tehlikeli değil mi?”
“Dolunay var… Kurt adamlar bir
masal değilse eğer sorun olabilir…”
Gülümseyen gözleri kadının
tereddütlü gözleriyle buluştu. Hiç
dolambaçlı yollara sapmadan
doğrudan sordu. “Arkadaşın yok
mu?”
Genç kadın ilerideki eve baktı. Bu
saatte onun yatmış olacağını
düşünemiyordu ama evin bütün
lambaları kapalıydı. Evde olmama
ihtimali daha yüksekti çünkü
arabası da gözükmüyordu.
“Sanırım…” diye mırıldandı. “Evde
değil gibi... Arabası yok.
Geleceğimi sanmıyordu. Buluşmak
için sözleşmiştik fakat benim
sonradan bir işim çıktı da! Ben de
sürpriz yapmak istedim.”
“Telefon açın isterseniz?.. Sizi
böyle tek bırakamam. Belki
sürprizi kaçacak ama?..” diye
fikrini belirtti genç adam.
Gerçekten de gitmeye hiç niyeti
yok gibiydi.
Bir an düşünen Ebru başını salladı.
“Doğru… Açayım…” Çantasını
karıştırdı. Üzülmüştü doğrusu. Saat
da çok geç olmuştu. Neredeydi bu
adam? Belki de arabası tamirde
falandı. Kendisi de şimdi evde mışıl
mışıl uyuyordu? Yine de bir
telefon etse iyi olurdu. Telefonunu
pahalı çantasının içinde arayıp
buldu.
“O… sevgiliniz mi?” diye sordu
adam aniden. Ebru cevap vermedi.
Telefonunu bulmuştu. “Sanırım
ciddi bir ilişki?.. Bagajda çantanızı
gördüm…” diye devam etti genç
adam. “Fakat kocanız değil?..
Nikah ya da nişan yüzüğü yok!
Sevgiliniz olmalı?”
Ebru biraz öfkeyle biraz da
kızararak adama baktı. İstemeden
parmaklarını kavuşturmuştu. Bir iki
yüzüğü vardı ama gerçekten de hiç
birisi resmi yüzüğe benzemiyordu.
“Lütfen… Yardımın için teşekkür
ederim ama… artık gitsen iyi olur.
Ben gerisini hallederim artık!”
Öfkeli bakışlarını onun ifadesiz
yüzünden kaçırmak zorunda kaldı.
Genç adam sakince sakalını
kaşırken başıyla işaret etti.
“Sevgiliniz şu mu?”
Ebru elindeki
Balacalar oxumasiney ozude

»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
