televizyonda çok ünlenebilirdi.
Dağınık ve uzun saçları dalgalıydı.
Geriye doğru vahşi bir şekilde
taranmıştı. En az bir aydır
kesilmemiş gibi duruyordu.
Dümdüz burnu ve kemikli, güzel
bir çenesi vardı. Sakalları olmasa
yakışıklı olabileceğini düşündü.
Belki de saçlarını şöyle biraz
kestirse… Aman, ona neydi ki?
“Abla yolu kaybetmiş… Sizin
çiftliğin oralarda bir yere
gidiyormuş…”
“Burası tam ters bir yön…” diye
mırıldandı adam. Bakışları kısa bir
an, açık camdan gözüken genç
kadına kaydı. Meraksız, sade
bakışlardı. Onun, Ebru’nun yaşına
uygun pek çok erkek gibi sırıtarak
cama yanaşmaması ve kendisine
arsızca sırnaşmaması genç kadının
ilgisini çekmişti.
“Daha evvel gündüz gelmiştim…”
diye açıklamaya çalıştı genç kadın.
“Üstelik arabayı da ben
sürmüyordum. Yanlış saptığımı
anlayamadım… Tarif etseniz
bulamaz mıyım?...”
“Çok zor…” dedi adam aynı diğer
genç çocuk gibi.
“Sen onu götürebilirsin…”dedi
çocuk ciddi bakışlarla. “Kamyonet
oldu mu?”
Genç adam sakin bakışlarla ayakta
duruyordu. Ebru arabanın camından
onu görebilmek için başını iyice
yukarıya kaldırmıştı. Adam
kendisiyle ilgilenmek için başını
eğme zahmetine bile
katlanmamıştı. Elleri cebinde
öylece hurda kamyonete baktı bir
an. Sonra karanlıkta bile ışıldayan
gri gözlerini yeniden genç kadına
ve küçük spor arabasına çevirdi.
“Kamyonet arızalandı…” diye
mırıldandı. “Siz beni çiftliğe
bırakırsanız, …ben de size yolu
gösteririm?” dedi sonra.
Genç kadın ürktü. Bu küçücük
arabada bu cüsseli adamla kalmak
kendisine hiç de hoş bir fikir gibi
gelmemişti.
“Korkarım…” diye başladı ama
daha o sözünü bitirmeden genç
adam onun çekincesini anlamış gibi
aniden gülümsedi. Bembeyaz
dişlerinin bir kısmı loş ışıkta
parladı. Parlaklığına şaşırdı. Fakir
insanların diş fırçalamayla fazla
uğraştıklarını sanmıyordu. Belki de
vakit buldukça yüzüyordu. Çünkü
deniz suyu gerçekten iyi bir
temizleyiciydi. Kaslarına ve esmer
tenine bakılırsa ağır işlerde
çalışmanın haricinde
<< 1 ... 8 9 [10] 11 12 ... 19 >>
Balacalar oxumasiney ozude

»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
