nrakı
FMArsal
4. BÖLÜM
BİR SENE ÖNCE…
Arabanın içinde oturmuş,
konuşmadan duruyorlardı.
Ebru derin bir nefes aldı. Gözleri
dolmuştu. Çok yorgundu, çok
yalnızdı ve aldatılmıştı. Kim
tarafından? Her şeyini vermeyi
düşündüğü, evlenmeyi planladığı,
çocuğunu doğurmayı planladığı
adam tarafından…
“Seni balık çiftliğine geri
bırakayım…” dedi genç kadın sakin
olmaya çalıştırdığı bir sesle.
Gözleri donuktu. Genç adamın
yüzüne hiç bakmadı. Hâlâ Yakup’un
evinin önünde durmuş, elindeki
telefona bakıyordu. Yatak odasının
lambası da sönünce, yapacak bir
şey olmadığını anlamıştı. İçi
öfkeden yanıyordu. Şimdi yalnız
olmak ve çığlık çığlığa bağırıp
ağlamak isterdi. Yanında bu adam
olmasaydı yapardı da belki…
“Olur… Ama geri dönecekseniz
eğer?..” diye mırıldandı Selim.
“Beni Çeşme’ye bırakmanızı tercih
ederim!” Ne bir yorum yapmıştı ne
de yüz ifadesi değişmişti.
Genç kadın arabayı çalıştırdı. Onu
nerede bırakacağı o kadar önemli
değildi. Geldiği yoldan giderlerken
hiç konuşmadı. Adam da sessizdi.
Camı biraz aralamıştı ve kadına
sormadan klimayı kapatmıştı. Şimdi
mis gibi deniz ve dağ havası
arabanın içine doluyordu. Genç
kadının gözleri dolduğu için yolu
zar zor görüyordu. Bir an önce
adamı bırakıp tek başına kalmak
istiyordu. Şu anda ağlamakla öfke
çığlıkları atmak arasında gidip
geliyordu.
Ara yollardan Çeşme’ye çıkan
çevre yoluna çıktıklarında, Selim
eliyle işaret etti. “Soldan…” Onun
kamyonetin bulunduğu yeri tarif
ettiğini sanan genç kadın sesini
çıkarmadan sürmeye devam etti.
Gözleri o kadar doluydu ki,
kamyonetin yanından geçtiklerini
bile fark etmedi. Birkaç dakika
sonra adam yine konuştu. “Sola…”
Genç kadın uysalca, mekanik bir
tavırla söylenenlere uydu. Bir
kilometre sonra ise, tepelik bir
yola girdiklerini fark etti. Sağda
solda gür zeytin ağaçları vardı. Işık
yoktu. Sadece arabanın farları ve
dolunayın ışığı onlara eşlik
ediyordu. Biraz daha ilerleyince,
önünde ev olduğu belli olan bir
karaltıyı fark
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
