alanım değildir… Ben
kollarımdaki kadının sadece beni
düşünmesini isterim.”
“Çok kendini beğenmişsin!”
“Belki… Ya da belki senin için bir
istisna yapabilirim.” Sıkılmış bir
şekilde uzandı ve hafifçe kızın
saçına dokundu. Sersemlemiş olan
genç kadın önce karşı bile
koyamadı. Bir tokasını çekip
çıkaran Selim, elini geri çekince
bal rengi saçların bir kısmı narin
omuzlara döküldü. Saçları
gerçekten de ipek gibiydi.
Yaydıkları mis gibi koku adamın
burnuna kadar gidiyordu. Sonra
yine diğer tokaya uzandı ama Ebru
kendisine gelip onun elini itti.
“Dokunma artık bana!” diye
bağırdı. “Bütün erkekler… Hepiniz
aynısınız!”
“Öyle mi?”
“Evet… Bencil… Çıkarcı… Kadın
düşkünü…”
“Aslında…” dedi genç adam kısılı
gözlerle. “Hayatına kaç erkek girdi
bilmiyorum ama…” Uzanıp kadının
çenesine dokundu. Sonra çıplak
kollarını iki yandan nazikçe
kavradı. Genç kadını kendisine
çekerken, yavaşça eğildi. “…Belki
de haklısındır!”
Ve kadının dudaklarına uzandı.
Ebru donup kalmıştı. Ellerini bile
kıpırdatamıyordu. Kirpiklerini
kırpıştırdı. Dudakları itiraz etmek
ister gibi aralandı. Kırmızı
dudaklarında ilk kez bir yabancının
dudakları gezinmeye başladığında,
şok olmuştu.
Sıcak, hafif baskıcı, araştıran ve…
hayret… lezzetli!
Çok uzun gibi gelen bir süre sonra
Selim geri çekildi. Oysa sadece
birkaç saniye sürmüştü. Genç
kadını salmıştı. Buna rağmen Ebru
kıpırdayamıyordu. Genç adam
etkileyici gri gözleriyle, onun garip
garip bakan harika iri gözlerini
süzdü. İçinde altın ışıklar oynaşan
bal rengi gözler…
Genç adam aslında onu öptüğü için
çoktan pişman olmuştu. Fakat
hiçbir erkek bu kadının güzelliğine
bir saniye bile dayanamazdı. O
meydan okurcasına kendisine
bakarken içinde oluşan öpme
dürtüsünü engelleyememişti.
Kırmızı dudakları öylesine lezzetli
ve baştan çıkarıcıydı ki, onu yine
öpmemek için tüm gücünü
kullandı.
“Sana bir kıyaslama yapma şansı
vermek istedim… Her erkek o
kadar da aynı değildir!” dedi
usulca. Kendisini daha
<< 1 ... 7 8 [9] 10 11 ... 14 >>
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
