bozmuştu. Öfkeyle dişlerini
sıktı. Söyleyecek kelime bulmakta
zorlandı.
“Selim Bey! Sen…sen.. Gerçekten
de sinir bir insansın! Hâlbuki senin
için iyi düşünceler beslemeye
başlamıştım. Sana bir iş vermeyi
bile düşünüyordum…”
Adam kollarını başının altında
kavuşturup iyice gölgeye uzandı.
Üstünde hâlâ tişörtü olmasına
rağmen genç kadın enerjiyle şişen
pazılarına bakmaktan kendisini
alamadı. Hayatına giren erkeklerin
böyle atletik ve çekici olmaları
doğru değildi…
Bu arada sürekli çalan telefon da
susmuştu.
“Zaten senin şirketinde
çalışmam…” diye mırıldandı adam.
“Nedenmiş o?” Genç kadının
üzerinde yeşil renkli ince bir plaj
elbisesi vardı. Güneş de yakıcı
olmaya başlamıştı. Elini elbisesinin
eteğine götürdü. Plaj kıyafetini
çıkarıp kenara koydu. Şimdi
üzerinde Yakup’u düşünerek almış
olduğu seksi bikinisi vardı. Beyaz
bikini göğüslerinin diriliğini ve
kalçalarının kıvrımlarını meydana
çıkarırken, onu olduğundan daha
seksi gösteriyordu. Tabii ki
gözlerini yummuş olan Selim’in bu
güzelliği görmesi imkânsızdı.
Adam alaycı bir tavırla dudak
bükmüştü.
“Sen çok asabisin… Çalışanlarına
kan kusturduğuna eminim. Kimse
de seni sevmiyordur!”
Genç kadın elinde olmadan
kıkırdadı. Bütün siniri gidivermişti.
“Nereden bildin?” dedi gülerken.
Sonra ne yaptığını fark etti ve
hemen ciddileşti. “Ah… Tabii sen
her şeyi bilirsin değil mi? Falcı ya
da dedektif olmalıymışsın
gerçekten?”
“Böyle gülünce çok daha güzel
oluyorsun! Kibirli zengin kız
imajından çıkıyorsun!” Bir gözünü
aralamış olduğunu ve kendisini
seyrettiğini fark etmemişti.
Sesini çıkarmayan Ebru, başını
çevirip gözünü plajda gezdirdi.
Nefis bir kumsalı vardı hakikaten
ve boş olması çok ilginçti. En iyisi
konuyu değiştirmekti.
“Burası çok güzelmiş…!” dedi
yavaşça. “Sen sakin deyince başka
türlü düşünmüştüm. Bugün
Cumartesi! Neden hiç kimse yok?”
“Bu koya yanlardan girmek
imkânsız. Gördüğün gibi dikenli
çalılar var ve çok can acıtır.
Tekneyle de gelinemez,
<< 1 ... 16 17 [18] 19 20 ... 22 >>
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
