sorarken o kadar
yakındılar ki, dudakları arasında
sadece birkaç santim vardı. Adamın
kelepçe gibi ellerinden birisi beline
dolanmış kıpırdamasına bile
müsaade etmezken, diğeri de
ensesinin hemen arkasındaydı.
Kendisine doğru kafasını biraz
çekse dudaklarının dokunması işten
bile değildi. Ve her nasılsa
kasıklarındaki sert baskı,
bacaklarını biraz aralamasını
sağlamıştı.
Parmakları usul usul tokaları
çıkarınca, genç kadın garip bir
hazla dudaklarını sıktı. İpek gibi
saçları yavaş yavaş adamın yüzüne
doğru döküldü. Ona karşı
koyamıyordu. Kalçalarını adamın
kasıklarına bastırma hissi ile
doluydu. Selim bunu hissetmiş gibi
aralık bacakları arasına erkekliğini
bastırdı. Ebru neredeyse hazla
gözlerini yumacaktı.
“Bana ne yaptığını hissediyor
musun?” diye mırıldandı Selim.
Gayet iyi hissediyordu Ebru.
Kasıklarındaki baskı tam uygun
yeri bulmuştu. “Seni bir daha
öpersem… bunun devamını
isterim. Daha önce hiçbir kadına bu
kadar hızlı kapılmamıştım!”
“Selim… Lütfen… yapma!” Tahrik
olmuş sesi titremek üzereydi.
Bacak arasındaki baskı fazla keyif
vericiydi.
Adam birden onu tutan ellerini
gevşetti. Ebru hemen geriye kaçtı.
Dizlerinin üstünde dikelip kızgın
bakışlarını genç adamın yüzüne
dikti. Yaptığı şey fazla cinseldi.
Daha evvel Yakup ile bu seviyeye
hiç gelmemişlerdi. Yakup
göğüslerini bir iki kere okşamıştı
ama hepsi de giysileri üzerindendi.
Yakup’un erkeklik organını hiç
merak etmediği gibi böylesine
yakın bir temas onu çok
korkuturdu.
Kızgınlığının bir kısmı, bu temastan
hiç korkmadığı içindi…
Aslında… öpmediği için de biraz
kızmıştı. Ne hissedeceğini çok
merak ediyordu. Dün gece ona
cevap vermişti ve bunun
yorgunluktan olduğuna emindi.
Yakup’a inat her hangi bir erkekle
olmak aklından geçmiyor da
değildi. Bu alaycı, pervasız, işsiz
güçsüz serseri tam da bu iş için
uygundu. Hem de jigoloydu. Fiyatı
neydi acaba?
Kendi düşüncelerinin saçmalığı
karşısında yutkundu. Neler
düşünüyordu böyle? Bu

<< 1 ... 18 19 [20] 21 22 >>