Yeni
bir işte de yetersiz kalırsa
kesinlikle kovacaktı.
Çalışmak ise çok vaktini alıyordu.
İşyerinde artık daha aksi ve
saldırgandı. Elinde değildi. Önceleri
rol olarak yaptığı soğuk görünme
çabaları, şimdi sanki kişiliği
olmuştu. Soğuktu… Öfkeliydi… Bir
şeyler içindeki kızgınlığı
körüklüyordu. Neye kızgın
olduğunu da tam bilmiyordu.
Yakup’a değildi. Onun ihanetinin
acısını çoktan unutmuştu ve ilginçti
ki… umursamıyordu. Peki, neden
böyle mutsuzdu? Neden
hayatından hiç zevk almıyordu? En
son güldüğü zamanı bile
hatırlamıyordu. Yok… Hatır,
hatırlıyordu. O lanet olası
yabancıyla birlikteyken gülmüştü.
Hem de çok gülmüş, çok
eğlenmişti. Ama şimdi keyifsizdi
işte! Çalışanlarına kök
söktürüyordu. En azından adil
olduğunu düşündü. Elinden geldiği
kadar, iyi çalışan personele
karışmıyordu. Ah, bir de öfkesinin
sebebini bir anlayabilseydi. İçinde
yanan öfkenin nedenini tam
anlayamıyordu. Oysaki Yakup ile
de barışmışlardı!?
Allahtan Yakup’un da işleri
yoğundu. Bir gün akşam
yemeğinde, lüks bir lokantada,
yine ikisi birlikte iken uzaktan bir
tanıdığını gördü. Çok uzun
zamandır görmediği okul arkadaşı
Jülide’ydi bu… O da kendisini
görmüş ve heyecanla el sallamıştı.
Okul zamanı gerçekten de iyi
arkadaştılar. Yedikleri içtikleri ayrı
gitmezdi. Fakat araya birkaç yıl
girmişti ve artık onun neler
yaptığını tam bilmiyordu.
Yanında hoş bir genç adam vardı.
Onu kardeşi Güven olarak
tanıştıran Jülide, Yakup’un
masalarına davet etmesi üzerine
çekinmeden bu daveti kabul etti.
Eskiden de böyle rahat bir genç
kızdı zaten. Hiçbir şeyden
çekinmez, utanmaz ve her ortama
kolaylıkla uyum sağlardı.
Kardeşinin kendisinden birkaç yaş
büyük olduğu belliydi. Orta boylu,
atletik ve yakışıklı birisiydi. Güzel
gri gözleri vardı. O gri gözleri
görünce aklına başka bir erkeğin
gözleri gelmişti. Zaman zaman
keskin bakan, ama çoğu zaman
keyifli, alaycı ve yakıcı gözler…
Aklındaki hayali uzaklaştırmaya
çalışarak kendisini Güven’in
ekonomi
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
