çalışmaya
başlayacaksın. Senin için en iyisi
bu! Böyle bir şey… param için
evlendiğine dair olan…
dedikoduları da yok eder?”
“Bu zaten doğru değil mi?”
“Olabilir…”
“Hâlâ benden utanıyor musun?”
“Hayır!” Bu kesin bir çığlık gibi
çıkmıştı ağzından. Sonra itirazının
çok içten olduğunu fark edip sesini
normalleştirmişti. “Utanma değil…
Fakat senin artık zekânı
kullanabileceğin bir işin olsun
istedim. Hiç itiraz etme çünkü ne
kadar zeki olduğunu biliyorum. İş
ve ekonomi dergilerimi gizlice
okuyorsun. Borsayı ve ticareti
televizyondan gizlice takip
ediyorsun. Her konuda herkesten
fazla bilgin var. Seni tanıştırdığım o
iş adamları senin yanında cahil
kalıyorlar. Fakat sen bunu benden
saklamak için elinden geleni
yapıyorsun…”
“Ekonomiyi takip etmek suç mu?”
diye gülümseyerek sormuştu
Selim.
“Hayır… Değil… Bilgini
kullanmaman suç! Selim, bana
doğruyu söyle! Sen gerçekten de
Bilkent mezunusun değil mi? O bir
yalan değildi. Sen gerçekten de bu
üniversiteyi bitirdin? Doğruyu
söyle, çünkü söylemezsen bir
dedektif tutacağım… İnan bana
yaparım! Bu güne kadar
tutmadığım kabahat zaten.”
Adam iyice gülmüştü. Yumuşak
sesi genç kadının içini
kıpırdatmıştı. “Yalan söylediğimi
düşünen sendin. Ben Bilkent
mezunu olduğumu söylemiştim
zaten…”
“Demek o Zehra meselesi de
doğru?” diye sormuştu içinde gizli
bir kıskançlıkla. “Peki, neden
kendine iyi bir iş bulmadın? Çok
zeki olduğunun farkındayım!
Eminim İngilizce de
biliyorsundur?”
“Bunlar senin şirketinde
çalışabilmem için yeterli mi?”
“Yeterli olmak zorunda… Çünkü
kesin kararımı verdim. Başka
şansın yok. Reddetmeni
istemiyorum. Zaten partide
herkese senin de şirkette
çalışacağını söyledim. Şimdi en
kısa zamanda senin de yönetime
geçmeni bekleyecekler…”
“Yönetim mi?” derken
gülümsemişti genç adam.
Parmakları o sırada genç kadının
saçlarında ve ensesinde gezinip
onu tahrik ediyordu.
“Elbette! Sana bir müdürlük
düşünüyorum…”
“Bu ilginç işte… Bana nasıl
güveniyorsun?”
“Kocam
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
