hafif
mesafeli konuşarak masadaki
muhabbete usulca sokmuştu.
Önceleri sessizce dinlemeyi tercih
etmişti. Böylesi daha emniyetliydi.
Birkaç dakika sonra ise o da
diğerleri gibi söylenen bir söze
gülmüştü. Bir erkek elemanın spor
ve kadın konulu esprisine ise Selim
önce bir kahkaha atmış, ardından
kendisi de bir şeyler söyleyerek
zaten gülen herkesi daha da
güldürmüştü. Ebru ise sadece
kocasına bakıyordu. Neşeli, samimi,
sıcak ve anlaşılmaz derecede
yerine yakışan bir hali vardı. O
sanki bir patron olarak doğmuştu.
Gözleri ile kocasının hayat dolu
halini emerken, personelin
kendisine nasıl hayretle baktıklarını
bile fark etmemişti. Gülmüş, yüzü
aydınlanmış, bir an için kocasını
seven bir kadın gibi görünmüştü.
Herkes onun Selim’e nasıl
baktığının farkındaydı. Patronlarını
gülerken ilk kez gören bu
insanların çoğu şaşırmıştı. Ebru ise
onun insanlarla olan ilişkisinden
garip bir şekilde gurur duymuştu.
Şimdi ise sık sık öğlen
yemeklerinde kantine inmek için
fırsat kollar olmuştu. Ne yazık ki
kocası kendisini pek davet
etmiyordu. Bu yüzden rastlantıymış
gibi davranarak ancak üç kere daha
masalarına oturup yemek
yiyebilmişti. Diğer yandan artık
yöneticilerin bir kısmının da
personelin arasına karıştığını fark
etmiş ve bundan memnun olmuştu.
“…Ve avluda onlarla basket
oynuyor?” dedi Kemal Bey.
“Bunu da biliyorum…
Seyretmiştim…”
Kendisi gibi kaç tane genç kızın,
öğle molasında, üç binanın arasında
kalan avluda maç yapan yarı çıplak
erkekleri iç çekerek seyrettiklerini
hatırlıyordu. Bir kaçında Selim de
oynamıştı. Onar dakikalık iki kısa
devreli maçtı. Penceresi avluyu
görüyordu. Onu orada keyifle
izlemişti. Bir kere de aşağıya inip
diğerleriyle birlikte maçı ayakta
seyretmişti. Artık personelin çoğu,
kadın patronlarını sık sık aralarında
görmekten şaşırmıyordu. Kollarını
göğsünde kavuşturmuş olan Ebru,
dudaklarında hafif bir
gülümsemeyle, kocasını ve onun
takımını tuttuğunu belli etmeden
izlemişti. Birkaç kere
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
