kaçan
baskete üzülmüş ve farkında
olmadan hayal kırıklığını beden
diliyle belli etmişti. Bir kere de
kocası yere düşürüldüğünde
endişeyle iki adım öne çıkmıştı.
Fakat genç adam kendisine çarpan
kendi kadar iri oyuncaya gülerek
göz kırpmış ve yeniden kalkıp
oyuna devam etmişti.
O günün konuşulan konusu ise
maçın bir ara duraklamasını fırsat
bilen Selim’in iki adımda karısının
yanına gelip dudağının kıyısından
öpmesiydi. Yanağa daha yakın bir
öpücüktü ama Ebru’yu utandırıp
kızartmaya yetmişti. Gülüşmelere
aldırmayan adam koşarak sahaya
döndüğünde, Ebru hâlâ onun
arkasından bakıyordu. Sonradan bu
harekete memnun olmuştu. Çünkü
koyu kırmızı spor atleti ve siyah
eşofman altı ile o kadar çekiciydi
ki, onu seyreden diğer kadınlara
gerçeği bir kere daha vurgulamış
olmuştu. Terli kasları güneş ışığı
altında şekilden şekile giriyordu.
Bu kaslı gövdeli, çekici erkek
onundu. Bu erkeğin sahibi Ebru’ydu
ve bunu fark edince, öpücüğün
ardından gülümsemişti. Patronu
öpmesi o kadar da önemli değildi.
Hemen her gece seviştiklerini
bilseler şok olurlardı her halde!
“Bu ay iki personelini hafta sonu
tatili için Kuşadası’na yolladı. Hem
de aileleriyle birlikte… Tatilinin
ücretini de bölüm masraflarına
ekletti…” diye başka bir haber
verdi Kemal Bey.
“Öyle mi? Bu kötü o halde, değil
mi?”
“Hayır, bence değil. Bu uygulama
çok güzel. Bu yöntemi Japonya’da
öğrendiğini söyledi. Birçok şirket
böyle yapı…”
“Bir dakika… Selim Japonya’ya mı
gitmiş?” diyerek onun sözünü
kesti Ebru.
“Evet, haberiniz yok muydu? Hem
de birkaç kere! Önümüzdeki hafta
iş gezisi için pasaportunu
istemiştim. Neredeyse dünyada
gezmediği yer kalmamış…”
“Dünyayı mı gezmiş?”
“Evet… Afrika bile var… Şu bir
gerçek ki kocanız yılda onlarca
defa ülke dışına çıkmış.”
“Neden?”
“İş gezisi…”
“İş gezisi mi?”
Kemal Bey ile bir süre bakıştılar.
Sonra Kemal Bey rahatsız olarak
boğazını temizledi. Durumu garip
bulduğu belliydi.
“Şey… Aslında… kocanız hakkında
fazla bir şey

<< 1 ... 7 8 [9] 10 11 >>