acı ama son
derece gururlu bir ifade belirdi. “…
konuşacak başka bir şey yok. Sana
gerçekten mutluluklar dilerim.
Seni hiç unutmayacağım!” Sesi
sakindi. Genç kadını kıracak şekilde
sert söylenmemişti. Aksine
melodik bir tını vardı. Acı çeken
bir erkeğin sızılı tonu…
Ebru dudakları acıdan sıkılmış bir
halde, inanılmaz bir süratle giyinen
sevgilisine baktı. Gitmesini
istemiyordu. Henüz değil… Bunu
ona nasıl anlatacaktı? Konuştukça
her şey daha da içinden çıkılmaz
bir hal almıştı. Gözlerini zorlayan
yaşları zorlukla tuttu.
“Selim?..” Genç adam
pantolonunun kemerini sıktı. Başını
çevirdi. Şimdi elinde kravatı vardı.
Ceketi de ilerideki sandalyede
duruyordu. “Gitme… Gitmek
zorunda değilsin! Saat daha iki…
Bu saatte burada taksi bile
bulamazsın!”
“Taksiyle gelmedim…” diye
mırıldandı Selim.
“Yine de gitme! Kendimi…
Kendimi terk edilmiş
hissediyorum,” diye hafif bir
yalvarışla yatakta dizlerinin üstüne
kalktı. Çırılçıplak o kadar güzeldi
ki, adamın ne kadar zorlandığını
asla anlayamazdı. Saçları narin
omuzlarına dökülmüştü.
“Böyle bir şey hissedemezsin! Ben
seni terk etmiyorum. Dediğin gibi,
seninle bir şey konuşmuş değiliz.
Sana sahip değilim. Beni
sevmediğin gibi, sana uygun da
değilim. Aramızda hiçbir bağ yok!
Bu bir terk etme olamaz…” Ciddi
bir şekilde durdu. Ceketini de eline
almıştı. “Sana ve… sevdiğin
adama… gerçekten mutluluklar
dilerim!”
Ebru yataktan fırlayıp kollarına
atılmak istedi. Gitmemesi için
yalvarmak istedi. Bu gece ona ne
kadar ihtiyacı olduğunu söylemek
istedi.
Hiç birini yapamadı…
Öylece kapanan kapının ardından
bakakaldı. Ona engel olamamıştı.
Elini yanağına götürdü. Bu ıslaklık
da neydi? Aman Allahım! Ağlıyor
muydu yoksa? Peki, neden? Oda
bir anda bomboş kalmıştı. Başını
eğdi. Bir daha bu yatakta nasıl
yatacaktı?
Terk etmiyorum demişti ama
kendisi neden öyle hissediyordu?
Cevap basitti. Selim onu gerçekten
de terk etmişti. Onu arada sırada
görme hayali bile kalmamıştı. Ona
iş
<< 1 ... 5 6 [7] 8 9 ... 17 >>
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
