sevmesini
sağlayacağım. Benden hoşlandığını
biliyorum. Vücudumu da seviyor.
Biraz çaba ile bu iş olur.”
“Bazen senden korkuyorum!” diye
homurdandı Rezzan Hanım. Ebru
neşeyle güldü.
“Biliyorum… Ben de… Ama tüm
suç onda! Böyle yakışıklı ve çekici
olmayacaktı. Allahım… Ben iyice
sapıklaştım gerçekten… Aslında
devre arasında bir seks fena
olmazdı ama ne yapalım. İdare
edeceğim. Beni bekleme tamam
mı? Ne zaman geleceğimi
bilmiyorum…”
Sonrasında saat bir türlü geçmek
bilmedi. Nihayet vakit yaklaşınca
şoförünü çağırarak kendisini
kafeye götürmesini söyledi. Bert
Kafe iki katlı güzel bir yerdi. Alt
katında daha çok yemek
yeniyordu. Yemekleri de fena
değildi. Üst katta ise bir şeyler
içmek isteyenler için geniş
imkânlar vardı.
Üst kata çıktığında, onun çoktan
gelmiş olduğunu gördü. Bir
masada, yanında bu işyerinin sahibi
olan Suat ile birlikteydi. Suat uzun
boylu, koyu kahverengi saçlı,
yakışıklı bir adamdı. Ebru onun evli
ve çocuk sahibi olduğunu biliyordu
sadece. Daha evvel de buraya
gelmiş ve işyerinin ortamından,
elemanların tavırlarından ve
patronlarının sıcak ilgisinden
memnun kalmıştı.
Öncelikle yüzüne eskisi gibi soğuk,
mesafeli tavrını yerleştirdi.
Gözlerindeki aşkı Selim’in
görmemesini umdu. Görürse
kendisine inanmaz, inanmazsa
teklifini kabul etmezdi. Bugün
yapacağı şeyler geleceğini
etkileyecekti.
Masalarına yaklaştığında, iki erkek
de nazikçe ayağa kalktı. Genç
kadın önce Suat’a elini uzattı.
“Ebru Hanım… Sizi yine görmek
ne güzel!” dedi adam keyifle. Sıcak
ve hoş bir erkekti doğrusu. Karısını
sevdiği için de, kur yapmaktan çok
uzaktı.
“Teşekkürler…” dedi Ebru da
nazikçe. “Eşiniz nasıl Suat Bey?
Adı Sema’ydı değil mi?” Onunla
bir kere burada karşılaşmışlardı ve
o ufak tefek kadını çok beğenmişti.
“Evet, Sema da iyi… Bu ara çocuk
başımızı ağrıtıyor. Diş çıkarıyor
sanırım. Neyse, siz benim eski
dostum Selim’i tanıyor musunuz
yoksa?”
Ebru Selim’in yüzüne baktı. Genç
adam sakin bir bakışla
supperrrr
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
