o
lokantada gördüğümde dünyanın
en mutlu kadını olmuştum…”
“Karanlığa bakarak ‘Neredesin?’
diye bir şey sormuştun kendi
kendine? Bana mı soruyordun?”
“Evet… Çünkü gittiğim her yerde
seni arıyordum. Ümidimi
kaybetmek üzereydim. Gururum,
Çeşme’ye gidip seni tanıyanlara
nerede olduğunu sormamı
engelliyordu. Ama inan bana, en
geç bir ay içinde onu da
yapacaktım. Sabrım kalmamıştı
artık. Gidip seni bulmam
gerektiğini hissediyordum…”
“Ama bana lokantada hiç iyi
davranmadın?”
“Sana çok kızgındım. Neden beni
bir daha aramadığını merak edip
duruyordum. Başka erkek olsaydı
peşimi bırakmazdı. Güzelim
diyordum. Zenginim diyordum.
Seks yapmayı seviyorum… Ona
zevk veriyorum… Benden daha iyi
kadın mı bulacak? Hep kendi
kendime düşünüp sana kızıyordum.
İkimiz arasındaki şey cinsel bir
heves bile olsa, daha devam
ettirmek istiyordum. Bana
Çeşme’deki yazlıkta birkaç gün
daha kalmamızı teklif etseydin,
kalmaya karar vermiştim. İşlerimi
bırakıp seninle birkaç gün daha
geçirmeye hazırdım. Fakat beni
hemencecik bırakman ve bir daha
aramaman çok gücüme gitmişti.”
“Hayatta yaptığım en zor işti! Sen
bana güveniyordun! Seni bir daha
rahatsız etmeyeceğime
güveniyordun. Sana söz
vermiştim.”
“Bazen sözleri tutmamanın artık
daha iyi olduğunu biliyorum. Yakup
eğer sözünü tutsaydı ve eve bir
kadın atmasaydı, hiç seninle
birlikte olamayacaktım. Bu
anlamda ona teşekkür bile
borçluyum…”
Selim’in dudakları yeniden
göğüslerinde gezinmeye
başlamıştı. “Ben senin yerine ona
teşekkür ettim…” diye
homurdandı. İnat olsun diye de
karısının göğüs ucunu hafifçe ısırdı.
Ebru küçük bir çığlıkla birlikte
güldü.
“Seni vahşi! Koparma sakın… Onlar
sonra başkasına lazım olacak…”
diyerek dudaklarını saçlarına
gömdü. Selim duraklamıştı.
Gözlerini karısına çevirdi.
“Bu ne demek şimdi?..”
“Hiç… Öpmeye devam et!”
“Ne demek olduğunu söyle!”
“Bu son sırrım…”
BÖLÜM SONU
Kusursuz Plan · 17 May 2013 ·
Beyen · Tam Ölçüde Bax · Send as
Message · Paylaş · Şekli
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
