oyun
yapıyorsun!”
“Üzgünüm! Senin için artık hiçbir
şey hissetmiyorum!”
Duraklamadan, yüzüne tokat
atarcasına cevaplamıştı onu.
“Yalancı… Hâlâ beni sevdiğini
biliyorum… Ama şimdi ortam
müsait değil… Sana bir gün beni
hâlâ sevdiğini kanıtlayacağım…
Kollarımda eridiğin zaman ne
kadar haklı olduğumu anlayacaksın.
O serseme de gününü
göstereceğim… Bakalım dişlerini
eline verdiğim zaman onu o kadar
yakışıklı bulacak mısın?”
“Onun kılına zarar verirsen
eğer?..”
Yakup öfke ile ayağa kalktı. Artık
sabrı kalmamıştı. Tehdit eder gibi
genç kadına baktı. “Ne yaparsın?
Hiçbir şey! Ben senin emrinde
çalışan birisi değilim! Ya da kocan
gibi paran yüzünden emirlerini
uygulayan bir kukla hiç değilim!
Emin ol, çok yakında bana
döneceksin! Evli bile olsak
kaldığımız yerden devam
edebiliriz… Ben hâlâ seni çok
istiyorum…”
“Allahım! Sen gerçekten de rezil
herifin birisin! Nasıl böyle bir şey
teklif edebilirsin? Derhal burayı
terk et ve bir daha da gelme!
Yakınıma bile gelmeni
istemiyorum. Dost kalabileceğimizi
sanmıştım ama…”
Yakup birden yanına gelip onu
kollarından tuttu. Kızgınlıkla
gözlerine baktı. Ebru ise öfkeyle
elinden kurtulmak için çırpındı.
Fakat o kadar güçlüydü ki… Adam
onu sökercesine koltuğundan
kaldırdı ve dudaklarını ders
verircesine dudaklarına yapıştırdı.
Genç kadın bir süre çırpındı. Gücü
yetmiyordu. Sonra aklına başka bir
şey geldi… Çırpınmayı kesti.
Dikkatli olmalıydı. Ani
hareketlerden ve darbelerden
kaçınmalıydı.
Direnmeyi iyice bıraktı. Zaten
direndikçe canı daha da acıyordu.
Dudakları neredeyse kendi dişleri
tarafından kesiliyordu. Ağzını
aralayan dile izin vermemek için
dişlerini sıktı ve başını kaçırmaya
çalıştı. Midesi bulanmıştı. Yakup’un
dokunuşları ve dili şimdi çok
iğrenç geliyordu. Bundan nasıl
kurtulacaktı. Belinden ve
omuzlarından sıkıca sarılan kollar
mücadele gücünü zayıflatmaya
başlamıştı. Sonunda adamın öpüşü
yumuşamaya başlayınca can acısı
azıcık azaldı. Zorlukla
<< 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 20 >>
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
