diğer eliyle de arkadan
göğüslerini kavramıştı. Ebru iyice
ürperdi. Sonra onun kalçalarının
baskısına karşılık olarak kendisini
iyice geriye itti. Her seferinde
patlayacak kadar zevk alarak
orgazma ulaştı.
Her şey bittiğinde ikisi de o
pozisyonda kıpırdamadan bir süre
durdular. Genç adam alnını
karısının sırtına dayamış, hâlâ
göğüslerini sımsıkı tutuyordu.
“Şey… toparlanmalıyız…” dedi
Ebru zorlukla. Sesi pürüzlü
olmasına rağmen kendisine
gelebilmişti nihayet.
“Bir saniye…” diyerek mırıldandı
Selim. O hâlâ kendisine gelmeye
çalışıyordu. Ne de olsa çoğu işi
kendisi yapmıştı. Ebru iç çekti.
“Çok güzeldi. Ama çabuk bitti…
Sonra yine deneyelim… Hadi çekil.
Şimdi birisi gelecek!” dedi gülerek.
Selim geri çekildiğinde genç kadın
parlak gözlerle ona döndü.
Dudaklarına bir öpücük kondurdu.
“Gördün mü bana neler
yaptırıyorsun? Seni seviyorum…
Bana bunları yaptırdığın için sana
kızıyorum ama hoşuma da
gidiyor…” Titreyen elleriyle
eteğini indirirken uzanıp duvar
dibindeki masadan birkaç peçete
aldı. “Al… Özel odamda banyo var.
Önce sen gir… Ben birazdan
gelirim… Hadi git!”
Yarım saat sonra el ele odadan
çıkıyorlardı. Ebru kendisine garip
garip bakan sekreterine aldırmadı.
Yaptıklarından dolayı keyfi
yerindeydi ve gülüyordu. Sevdiği
adamın da kendisini sevdiğini
öğrenmişti. Bundan daha harika bir
gün mü olurdu? Olamayacağını
biliyordu. Çünkü şimdi de kocasının
annesiyle tanışmaya gidiyordu. Onu
seveceğinden emindi…
Korkuyordu ama yine de öyle
olacağını umuyordu.
“Ben çıkıyorum!” dedi sekreterine.
“Acil bir şey olursa telefonumdan
erişirsin. İyi akşamlar!”
Sekreteri de gülümsedi. Kaç yıldır
Ebru ile çalışmasına rağmen onu bu
son birkaç aydır olduğu kadar
mutlu ve pervasız görmemişti.
Üstelik de elini sımsıkı tuttuğu
adamın gözlerine, gizlemeye bile
gerek duymadığı bir aşkla
bakıyordu. Herkes onların bu
evlilikleri üzerine çok konuşmuştu
ama sonradan görmüşlerdi ki,
patronları gerçekten âşıktı. Hele o
basketbol

<< 1 2 [3] 4 5 ... 18 >>