maçının olduğu gün,
kocası tarafından öpüldüğünde,
sevgisi gözlerinden taşmış, herkesi
ikna edecek kadar çevreye
yayılmıştı. Patronları değişmişti. Bu
kesindi.
“İyi akşamlar Ebru Hanım…” dedi
onların arkasından. Sonra
birbirlerine çok yakışan bu çiftin
gidişini gıptayla izledi.
Ebru kocasının arabasına
bindiğinde, eliyle hâlâ nemli
saçlarını çekiştiriyordu. Duşlarını
aldıktan sonra yaptıkları
yaramazlığı kimseye belli
etmemek için ellerinden geldiği
kadar hızlı hazırlanmışlardı. Araba
hareket etti. Saçlarını çabuk
kurusun diye omuzlarına salan
Ebru, fabrikanın kapısındaki
güvenlik görevlisine gülümsedi.
Hava zaten çok sıcaktı. Az sonra
kupkuru olurdu.
Kısa bir süre sonra Ebru elini
uzatıp adamın yanağını okşadı. Yan
dönmüş, onu süzüyordu. “Biliyor
musun? Senin de çok sırrın var
bence!” diye mırıldandı kocasına.
“Öyle mi? Mesela ne?”
“Mesela nasıl olup da o kadar çok
dünyayı gezdiğini bilmiyorum?
Benim bile pasaportum seninkinin
yanında karalama kâğıdı kalır…”
“Bir sürü iş yaptığımı söylemiştim.
Bunların hepsi yurt içinde
dememiştim ki?”
“Nesin sen? Kaçakçı falan mı?”
Selim güldü. Gözleri sevgiyle
karısını süzdü. “Hayır!”
“Peki, nasıl olup da o kadar çok dil
biliyorsun?”
“Çok gezmenin faydaları…”
“Bilkent mezunu olman bile
inanılmaz pazarlama ve yönetim
taktiklerini açıklamıyor. İşin
doğrusu senin müdür olmanı
istediğimde zarar etmeye
hazırdım. Fakat sayende şirketimiz
son on yılın kalkınmasını yakaladı.
Buna inanamıyorum. Neden
hayatını boş işlerle geçirdin? Çok
zengin olabilirdin?”
“Ben zenginim zaten…” diye
mırıldandı Selim keyifle. Gözleri
akan trafikteydi. Sonra
gülümseyerek karısının yüzüne
baktı yine. “Çünkü sana sahibim…
Sanırım ömrüm boyunca seni
istedim. Benim zenginliğim
sensin… Paran umurumda değil.
Hiçbir zaman da olmadı.” Bu çok
romantikçeydi. Genç kadının nefesi
kesilmişti.
“Biliyorum… Bankaya evlilik
anlaşması olarak yatırttığım elli
binlere hiç dokunmamışsın bile?”
“Gerek kalmadı.
day yazmiyacam deyesen beyenmirer
Yavaw yavaw puxtelewirsen haa))
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
