aşağı
yukarı bir dakikadır kızın
fotoğraftaki yüzüne bakıyordu.
Aniden ayağa kalktı.
“Pekâlâ, ben giderim” dedi
asabice. “Şimdi eve gidiyorum.”
“Eve mi? Toplantı?..”
“İptal et. Sen gir. Karar senin...
Hazırlanmam lazım...”
“Sen ne yapacaksın?”
“Senin yapamadığını! Gidip orayı
alacağım. Hiç değilse birkaç gün de
tatil yapmış olurum.” Önce elindeki
resimleri sehpaya geri fırlattı. Altta
kalan resimler de kızın tüm
güzelliğini gösterecek şekilde
dağılarak meydana çıktı. Genç
avukat da ayağa kalkmıştı.
Patronunun kararlı halini çok
görmüştü. Bu sefer gerçekten çok
farklıydı. Gözleri şeytani bir ateşle
parlıyor, uzun boyuyla avını
belirlemiş bir panter gibi, gergin
duruyordu. Masanın üzerinde duran
Rolex kol saatini bileğine geri
taktı. Antika aynada kravatını
düzeltti ve cep telefonunu da alıp,
yazlık tril tril ceketinin iç cebine
attı. Ama ceketini giymeden önce
gözü sehpanın üzerindeki
resimlere takıldı.
“Kaç yaşında dedin?”
“Haftaya on dokuz olacak.
Pazartesi günü...”
Uzanıp dosyayı aldı. Resimleri de
içine gelişi güzel bıraktı.
“Tüm ayrıntılar bunda mı?” diye
homurdandı...
“Evet, ama bu hafta çok yoğundun
hani?”
Genç patron kapıyı açarken
avukatın sesini duymazdan geldi.
Kendisini görünce ayağa kalkan
yılların sekreteri, babasına bile
hizmet etmiş olan tecrübeli kadına
konuştu.
“Emine Hanım, bu hafta ve
önümüzdeki hafta bütün işlerimi
iptal edin. Toplantılar, seminerler
ve şu... Ahu Hanım var ya?..” Ahu
bir aydır çıktığı dünya güzeli
sosyetik bir kadındı. “Onu da
arayın. Acil bir durum deyin. On
gün yokum… Biraz tek başıma tatil
yapacağım. Babam ve kız kardeşim
hariç kimseye yerimi söylemeyin.”
“Ee... ama?.. Neredesiniz peki.?”
Kadın çok şaşırmıştı ve gözlükleri
neredeyse gözünden düşecekti.
“Avukat Bey size söyler,” derken
dönüp kendi özel çıkış kapısına
yönelmişti bile. Kapıyı arkasından
çarptığında ikisi de yerlerinden
zıpladı. Sonra şaşkın şaşkın
birbirlerine baktılar. Avukat omuz
silkti.
“Boran
Cox sagol
Maraglidi,ardin gelse gözel olar.
Ardini sebirsizlikle gozleyirem
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
