sorunları
halledersin!” diye mırıldandı.
Telefonu kapatıp yerinden kalktı.
Henüz erken olduğu için daha
kahvaltıya kimse gelmemişti.
Odasına gidip plan yapmaya
başlamalıydı. Bakalım günler ne
getirecekti?
Belen ise eve vardığında, gözü
duvardaki saate gitmişti. Motelin
bahçesine bitişik, iki katlı
betonarme bir evleri vardı. Babası
vaktiyle iyi para harcamış ve bu
evi yaptırtmıştı. Zamanında motel
gerçekten iyi kazanıyordu. Ama
babası ölmeden önce bile kârları
düşmeye başlamıştı. Açıkça gurur
duyabilirdi ki, babasının ölümünden
sonra işler gerilememiş, kendisi
devraldığından beri aksine ileriye
gitmişti. Üstelik iki yeni personel
bile almıştı. Ama turizm alanında
işler herkes için durgundu. Sadece
çok büyük oteller ayakta
kalabiliyordu. Bu mücadele, devasa
marketlerle küçük bakkalların
arasındaki rekabete benziyordu.
Çoğu küçük bakkalın artık hiçbir
şansı kalmamıştı ve birer ikişer
kapanmıştı. Ama kendisi bu
motelin kapanmasına razı olamazdı.
Gerekirse okula bile gitmeyecekti.
Burada çalışıp da evine ekmek
götüren çok kişi vardı! Onların
geleceğini düşünmek zorundaydı.
Şu anda para girişi iyi olmasına
rağmen, evleri ipotekliydi. Babası
ölmeden önce moteli geliştirmeyi
kafasına koyup kredi çekmişti. Bu
yüksek tutarlı kredinin taksitlerini
her ay ödemek gerçekten
kendisini zorluyordu. Üstelik geçen
kış fazla iş olmadığı için, mevcut
birikimleri de kışın aylık
ödemelere gitmişti. Ödemenin bir
taksiti de sonraki haftaya
geliyordu. Bu hafta iyi iş yapmayı
umdu. Ödenmesi gereken çekleri
ve faturaları düşünmek bile
istemiyordu.
Sıkıntıyla etrafına göz gezdirdi.
Duvar saati sekizi yirmi geçtiğini
gösteriyordu. Annesi kalkmış
olmalıydı. Mutfağa yöneldi. Kırk iki
yaşındaki annesi hâlâ inanılmaz
güzel ve alımlıydı. Arkadan onu
seyrederken gurur duydu. Vücudu
iki çocuğa rağmen bozulmamıştı.
Kendisi gibi sarı saçları vardı ama
daha kısa kesilmişlerdi. Bu yüzden
her zaman daha da genç
duruyordu. Şu anda bile

<< 1 ... 5 6 [7] 8 9 ... 24 >>