gördü. Kimisi takım
elbiseliydi.
Birine tıkladı. Resim büyüyünce,
takım elbisenin adama ne kadar
yakıştığını düşündü. Bir partide
çekilmiş olmalıydı. Geri düğmesine
bastı. Adamın rüzgâr sörfü
yaparken çekilen bir resmine daha
tıkladı. Daha gençti bu resimde.
Resmin altında...
‘Hem işadamı, hem de komple
sporcu’ diye bir başlık vardı.
Bedeni güç harcarken çok daha
güçlü duruyordu. Kelepçe gibi
parmakları sörfü sımsıkı yakalamış,
uzakta bir noktaya bakıyordu.
Kapı çalınınca irkildi. Hemen
laptopu kapattı. Gelen resepsiyoncu
çocuktu. Yeni bir müşteri
grubunun geldiğini ve oda sayısı ile
ilgili bir sorun olduğunu söyledi.
Sıkıntıyla yerinden kalktı. Bakalım
sorun neydi? Ama aklı adamın geri
kalan bilgilerindeydi.
O saatten sonra gün çok yoğun
geçti. Zaman zaman bahçeye çıktı.
Siyah araba garajda duruyordu.
Fakat tüm gün Bora’yı görmedi.
Onu hem görmek istiyor, hem de
istemiyordu. Belki de ona gece
yaptığı yalvarışını kabul etmişti?
Kendisinden uzak duracaktı.
İnşallah öyle olurdu!
Akşama doğru havuzun kıyısına
çıktı. Kardeşi de havuzdaydı.
Sonra, ağaçların gölgesine sığınmış
dinlenen bir grup ile güzel
Almancasını kullanarak sohbet etti.
Annesinin Alman olmasının çok
faydası olmuştu dil konusunda.
Almanya’ya yaptığı ziyaretler de
işe yaramıştı doğrusu.
Küçüklüğünden beri senenin en az
bir ayını Almanya’da geçirirdi. Kışa
denk geliyordu genellikle. Tatil
sezonunun dışında olduğu için,
rahmetli babası da gelirdi. Fakat
sıcak Türkiye’yi daha çok
seviyordu. Bu sene üniversiteye
başlayacağı için, artık oraya gitmesi
zor gözüküyordu.
Bir an tüyleri ürperince, bakışlarını
kaldırdı. Bora dün aldıkları bir
şortu üzerine geçirmiş, çıplak
göğsünü de boynuna doladığı bir
havluyla örtmüş, havuzun
kenarından geçiyordu. Çıplak, kaslı
omuzları akşam güneşinin altında
parlak bir bronz gibiydi. Elinde
yine dün aldıkları pahalı bir şnorkel
tutuyordu. Denize dalmaya gittiği
belliydi.
İçi burkuldu. Ona dikkatli

<< 1 ... 16 17 [18] 19 20 21 >>